Esra

Sabitlenmiş gönderi
İnsan ara sıra evini yakmalı – ve çıkıp seyretmeli.
Reklam
Ah kendimi göremediğim yerler, beni nerde, ne vakit görülür edecek, meraktayım. Merakım beklemekten köhnedi, kağşadı, merakın kendisi bir şeye benzemez oldu. Meraklarım iyiyi beklerken kendisi artık kötüleşen her şeye dönüştü. Beklemek bana, söylemesi hoş değil ama tuhaf ve her taama uymayan bir turşuluk verdi. Kendi kendimin yiyemediğim turşusu oldum. Neyse.
Gene cuma günüydü. Ustalar gider gibi geldiler, vedalaşır gibi selamlaştılar, yanlar gibi kalktılar. Duvarlara, boyayıp bitirdikleri kısımlara modern resimle karşılaşmış gibi baktılar. Boyaları inceltmek için tinerleri ellerine alırken, yerdeki üstüpü ve bez parçalarına bakarken, vidalara, somunlara, spatulalara, fırçalara, faraşlara bakarken, kırık bir evye yerde, fayans parçaları ve koliler tezgahların üstünde her şey her şeyle bakışırken, hem de bir araya gelmeyi ummadan serbestçe bakışırken dışarı çıktım. Arkamdan bana baktıklarını düşündüm. Şımarmasınlar diye geri dönüp bakmadım.

Reader Follow Recommendations

See All
Sabahleyin gece koyun olup kesilmiş de sabahına tekrar kuzu olarak doğmuşum gibi uyandım. Beni kesene de, kesilme sebebime de, son anda gözümün önünde parlayan bıçağa da, yan devrildiğimde baktığım ve yalnız mıyım değil miyim anlayamadığım gökyüzüne de, hiç üzerime eğilip bu hali örtmeye, dallarıyla kasabı kırbaçlamaya çalışmayan, sadece üstümde uzanan ağaçlara da bir hıncım yoktu. Dedim ya, bir kuzu olarak uyanmıştım. Ağzıma bir yeşillik koyup hafiften de aşağı sarkıtasım geldi. Keşke kat kat yünlerinin arası bitlerle dolu ama bununla dertlenmeyen melül bakışlı bir koyun annem olsaydı da hangimiz daha safız bilemeseydik. Bir kuzu nasıl hareket ederse yataktan öyle doğruldum. Melememek için kendimi zor tuttum. Bir kahve içip biraz gazetelere bakınca bu halim gitti. Halimin gidişini yolcu eder gibi oldum. İrice bir kuzu, aptal olduğunu, sıkıcı olduğunu düşünenden uzaklaşıyordu. Buna tam razı değildim ama gidişe de mani olmadım. Hafifçe arkasından baktım. Ruhumun bir halinin arkasından baktım.
İçimdeki buğuya parmağımla ne yazsam o akşamın anısı oydu. Tuhaf bir teslimiyet ile kuş gibi oturdum. Aldatılmanın, kandırılmanın kadınsı içe kapanıklığı üzerime geldi. Hiç yapmadığım şekilde çay demleyip köşeye çekilmek, rahmetli Hüseyin Rahmi gibi dantel örmek istedi canım. Ne huzurluymuş aldatılmak, aldatmanın kasırgalarından hiçbiri yok,
Reklam
..halı da yumuşak mıymış ne, öyle görünmüyordu, oturuverince dünyada ne güzel bir yer kaplandı, şimdi, tam şimdi kıyamet kopsa keşke, camlara ağacın dalları hafiften çarpıyor, tıkır tıkır, güneş parlıyor parçalı bulutlu, en güzel hava, işte şimdi şu andan başka pek kıymet verilecek bir şey yok sanki, yokluğuna vahlanılacak bir şey yok sanki; şu an kubbe ne kadar yüksek, renk renk, lambalar sonsuzluk alameti gibi şimdi, tam şimdi ayak parmaklarım içeri doğru kıvrıldı, bulunduğum yerden memnunum evet şimdi, tam iken, çok seyrek hallerde olduğum gibi arandığım yerde iken kıyamet kopsa; keşke, keşke, keşke, böyle güzel bir günde. Ama şimdi seyrelecek, her şey seyrelecek, sonra da bitecek, anı bile hatırlamayabilirim, halbuki vardı, vardı da geçti.
Esra
@esratong·Is currently reading
%20 (39/191)
Coşkuyla Ölmek
Coşkuyla ÖlmekŞule Gürbüz
8.4/10 · 1,926 reads
142 syf.
·
Not rated
·
Read in 160 days
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl
8.4/10 · 35.5k reads
İnsan, şeyler arasındaki bir şey değildir; şeyler birbirini belirler ama insan nihai anlamda kendini belirleyen bir varlıktır. Mevcut yetilerinin ve çevrenin sınırları dahilinde, neyse, onu kendinden yaratmıştır. Örneğin toplama kamplarında, bu yaşayan laboratuvarda ve bu sınav alanıda yoldaşlarımızdan bazıları domuz gibi davranırken, bazılarının da aziz gibi davrandıklarına tanık olduk. İnsanın içinde her iki potansiyel de vardır; hangisinin gerçekleşeceği koşullara değil, kararlara bağlıdır. Bizim kuşağımız gerçekçi bir kuşak, çünkü insanı gerçekte olduğu şekliyle tanımaya başladık. Her şey bir yana, insan, Auschwitz'in gaz odalarını icat eden varlıktır; ama dudaklarında duayla ya da Shema Yisrael ile gaz odalarına dimdik yürüyen varlık da insandır..
Sayfa 126Kitabı okudu
Esra
@esratong·Is currently reading
%57 (105/184)
Muhtelif 1
Muhtelif 1Altay Cem Meriç
8.8/10 · 460 reads
Reklam
92 syf.
·
Not rated
·
Read in 14 days
Kambur
KamburŞule Gürbüz
7.6/10 · 6.1k reads
Bir yerden gelip bir yere gitmemek, asıl asılsızlık bu. Kendim hariç her şeye uzağım, ve çok kişiyi öldürdüm; kafam, cinayetlerle dolu. Tüketmek gerek anlamları – ama üretmek ve tüketmek... Yok etmek – ama var edip sonra yok etmek... Güneşi suçluyorum – söndürmek gerek bu boş yangını. Bana en uzak yerlerdeyim çoğu zaman – sonsuz yaşamın içindeki düzelmeyen kambur... Benim gökyüzüm delinmedi; delinen, anlar ve zihninin saydamlığı.
Benden, bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense, tereddütsüz, nefreti seçerim - kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur. Ve ben söylemek isterim ki, her şeye ve herkese kayıtsızım. Değilmişim gibi davrandığım durumlar, yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır. Bana sorulsa bir gün "Kamburunun düzelmesini mi istersin, yoksa tüm insanların kambur olmasını mı?" diye, herkesi kambur görmek olurdu dileğim. Yerden yüksekliğimin bu gülünç santimleri yüzünden, yaşama da ölüme de sizlerden daha yakınım. Daha sonraları yerimi yadırgamamak için, yükselme isteğini bir türlü anlayamam. Zaten bir portakalın doğusu batısı olduğuna inananlardan değilim - dolayısıyla dünyanın da... Bana renk bile sormayın – bir beyazdan ya da sarıdan ne anladığınızı bilmeden size yanıt veremem.
170 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.