Kendinizi en çok bağlı hissettiğiniz zaman, kendinizden daha büyük bir şeye katıldığınız zamandır. Ritüeller, birbirimize anlamlı bir şekilde bağlanma şeklimizdir. Ebeveynlerimiz ve büyükanne ve büyükbabalarımızla aynı formaları giymek ve aynı takım tezahüratlarını bilmek ritüeldir. Hep ağızdan doğum günün kutlu olsun şarkısını söylemek ritüeldir. Yoga dersinde birlikte ohmmm diye mırıldanmak ritüeldir. Dua ve zikir de dahil olmak üzere her dinden tüm ayinler böyledir. Hatta bir aile olarak kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği yemek bile bir ritüeldir.
Aidiyet, yalnızlığın zıddıdır. Bu bir yuva hissi, “Burada nefes alabilirim ve hiçbir yargılama veya güvensizlik olmadan tamamen kendim olabilirim…” hissidir. Aidiyet, paylaşılan değerler ve sorumluluk ve topluluğunuzu daha iyi hale getirmeye katılma arzusu ile ilgilidir. Gurur duymak, ortaya çıkmak ve benzersiz yeteneklerinizi başkalarına sunmakla ilgilidir. Sadece alırsan ait olamazsın.
Bir araştırma, zayıf sosyal bağların sağlığımız için alkolik olmak kadar ve obeziteden iki kat daha zararlı olduğunu buldu.
Reader Follow Recommendations
Hayatta, her şeyde olduğu gibi, hiçbir şey aynı kalmıyor. Tüm topluluklar, ilişkiler gelişir ve değişir. Bunun olduğunu hissettiğinizde “Eskiden böyle değildi” diye düşünmek yerine şunu düşünün: Asla eskisi gibi olmamalı! Topluluklar ve ilişkiler dahil her şey gelişir ve bu çok güzel bir şey! Bunu benimsemeyi öğrenelim!
Yas, sevme cesaretini gösterenlerin ödediği bedeldir.
