Pervin, ayrılmadan önce Eşref ’e bir uyarıda bulunmuştur.
Kendisi, ayrılık konuşmalarını şu şekilde anımsamaktadır:
Pervin: Eşref, bence Mustafa Kemal Paşa’nın yanına vardığında askerî
kuvvetler başında müsellâh iş alma.
Eşref: Neden?
Pervin: Zira kardeşin Enver’le beraber şimdi hariçteler. Sen de
dâhilde silahlı kuvvetler başında bulunursan haklı olarak Mustafa
Kemal’i kuşkulandırabilirsin.
Eşref: Bunu sana kim fısıldadı?
Pervin: Namusumla seni temin ederim. Ben kendim bunu
böyle görüyorum. Ağır bir vazife üstleniyorsun ve mutlaka
silahsız gitmelisin.
Eşref: Böyle günde böyle bir düşünce mevzu bahis olamaz.
Ben ne Enver’in karacısı, ne de Mustafa Kemal’in meddahıyım. Ben
milletin evladıyım. Hürmetkâr olurum fakat kimseye akidem
dışı bağlanamam. Müsterih ol.
Ve böylelikle Eşref kararlı fakat Pervin’in ricasına rağmen
silahlı bir şekilde yola çıktı. Akrabalarının şefkatli ellerine bırakılmışsa
da Pervin’in, ameliyatı ve kontrolünün ötesindeki millî hadiseler hususunda kaygılanacak çok şeyi vardı. Bunu o
vakit henüz bilemeyecek olsa da, kocasına yapmış olduğu uyarı
tekinsiz bir kehanet olarak gerçekleşecekti.