Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Âişe-i Sıddıka'dan nakl-i sahih ile sabittir ki: Dağ, taş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a "Esselâmü aleyke ya Resulallah" diyorlardı.
Üzerine mızraklar gelirken Rabbine bir ilticası vardır Hz. Hubeyb’in, “Ya Rabbi şu anki durumumu Efendim’e bildir ve selamımı O’na duyur. Esselâmu aleyke ya Resulallah!” O sırada Medine’de, Mescid-i Nevevî’de sahabe ile halka olmuş sohbet eden Efendimiz (sav) birden ayağa kalkar ve, “Ve aleykum selam ya Hubeyb!” diye karşılık verir. Sahabe şaşkınlık içinde sorar, “Ne oldu ya Resulallah!”, Efendimiz’in (sav) cevabı gayet hüzünlü ve kısadır. “Hubeyb’i şehit ettiler.”
Bir avuç toprakla kör edilen binlerce düşmanı
gördüler
Taşların zikrettiğini Allah'ı ellerinde
Zehirle pişmiş bir kuzunun ihbar edişini suikastı:
"Ey Allah'ın Resulü! Benden yeme!"
Dağın taşın selam verdiğini gördüğünde O'nu
Esselamu aleyke ya Resulallah!
Pürüzsüz bir Arapça'yla anlatışına pürüzsüz hakikatleri
Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Âişe-i Sıddîka'dan nakl-i sahîh ile sabittir ki;
dağ, taş, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma,
"Esselâmü aleyke ya Resulallah" diyorlardı..
Hazret-i Ali ve Hazret-i Câbir ve Hazret-i Âişe-i Sıddıka'dan nakl-i sahih ile sabittir ki: Dağ, taş, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma "Esselâmü aleyke ya Resulallah" diyorlardı.
Mucizat-ı Ahmediye - 104