"O sensin. Senin kendi nefsindir o... Nedir, diyorsun ya, işte cevabı... Ama nasıl anlarım, diyorsan şu kadarını söyleyeyim ki bulmak istiyorsan aramalısın. Esselâmü aleyküm."
Sayfa 18 - SufiKitabı okuyor
Ey nâs! Lisânınızı hifzediniz, kibir ve gururu bırakınız, alçakgönüllü, yüksek himmetli olunuz. Bedenlerinizi yorunuz, tembel olmayınız, düşmanlarınızla mücâhede ediniz. Mesâcidinizi ma'mûr, îmânınızı hâlis kılınız, ilk önce kendinize, sonra ihvânınıza nasihat ediniz. Irzı- nızı muhafaza ve emvâlinizden tasadduk ediniz. Ve birbirinizin nail olduğu şeref ve şâna hased etmeyiniz ki bütün hasenâtınızın mahvina sebep olur. Yekdiğerinizin gıyabında fena söylemeyiniz ki muhabbet ve uhuvvet muzmahil ve husumete mütehavvil olur da helak olursunuz. İşittiniz mi? Ey nâs! Kendinizi esaretten kurtarmaya çalışınız ve 'acz ü ihtiyacınızın tahakkuk edeceği günde işinize yarayacak hayırlar işleyiniz. Ey nâs! Zulmetmeyiniz! Allah mahkeme-i adâletinde zâlimi bizzat mutâlebe eder. Hesabınız ve en son zehâbınız Cenâb-ı Hakk'adır. O Âdil-i Mutlak ise mâsiyete razı değildir. Ey nâs! Her kim iyi bir iş yaparsa menfaati kendi nefsine ve her kim kötü bir iş yaparsa mazarratı yine kendi nefsine aittir. Yani herkesin çektiği kendi elindendir. Yoksa Rabbü'l-âlemîn kullarına zulmetmez. Ol bir günden hazer üzere bulununuz ki huzûr-1 ilâhîye çıkacaksınız ve herkes iyi-kötü bütün mahsûl-i mesa'îsini bir zerresi zâyî edilmeyerek istîfâ edecektir. Ben haberimi aldım. Rabbime gidiyorum, dininizi ve emanetinizi Al- lah'a ısmarladım. Ey ma'şer-i ashabım ve cemâat-i ümmetim! Esselà- mu aleyküm! Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh!
Reklam
İyice bunaldığım an hemen namaza dururdum. İşkencelerin etkisinden kurtulmak için bunu yapardım. Namaza durdum ve tahiyyata ve selam vaktinegeldiğimde gördüm ki ben yalnız değilim. Es’selamü aleyke eyyühen- nebiyyü verahmetullahi ve berekatühü... dedim, yalnız olmadığımı gördüm. Gerçekten bir Müslüman, akıllı bir Müslüman yalnız olsa selam vermez, mademki ben selam veriyorum, Peygamber oradadır, orada durmuş ben onunla selâmlaşıyorum. Es’selamü aleyna ve ala ibadillahissalihin... Selam size ve bütün salih insanlara... Onlar da benimleydi. Es’selamü aleyküm verahmetullah, selam bütün tabiata ve insanlığa. Okudum durdum, güçlendim, yalnız değildim. Yeni bir hayat kazandım ve yoluma devam ettim
Şeyh Şâmil Mekke'de 5
Batarya ile Ateş kitabının müellifi Süleyman Nazif, kırk Anibal kudretinde diye tasvir ettiği Şâmil'in huzur-u Peygamber'de bulunduğu anı şöyle anlatır: "Kafkasya'ya tasallut eden Moskof istila ve musibetine karşı tam otuz beş sene tarihin kaydetmediği bir celadet ve şecaatle kaim kalan Dağıstan mücahid-i ekber ve esheri Şeyh Şâmil, büyük gazasının en büyük havranı Muhammed Mustafa'nın kabri saadetine başını koyup 'Esselamu Aleyküm ya Nebiyyü'l-İslâm, selamün aleyküm ey İslâm'ın Peygamberi!' diye ruhunun en derin vecd ve imaniyle haykırdığı zaman, muhakkak ki Medine'lilerin kulaklarına aksettiği iddia edilen mübarek ses Şâmil'den o büyük lütuf ve cevabı esirgememiştir."
Esselamu Aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu
Enes radıyallahu anh şöyle demiştir: 'Resülullah salallahu aleyhi ve sellem bana: “Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun” buyurdu. (Tirmizi, İsti'zân, 10)
Niçin Sağa ve Sola Selam Verilir?
“Namaz müminin miracıdır.” Dolayısıyla mümin namaz kılarken kendisini ruhen miraca çıkmış gibi kabul eder. Peygamberimiz (s.a.v.) Miraca çıktığında Allah'ın huzurunda ayrılırken sağ taraftaki meleklere dönerek “Esselamu aleykum ve rahmetullah”, sonra sol tarafa dönerek “Esselamu aleykum rahmetullah” buyurmuşlardı. Namazla Allah'ın huzurunda duran mümin kul da Allah'ın huzurundan, önce sağına sonra da soluna dönerek hem meleklere hem de tüm müminlere selam vererek ayrılır.
Sayfa 96 - Kutup Yıldızı Yayınları, 14. Baskı, Şubat 2008Kitabı okudu
Reklam
Meleklerin, sevabını kaydetmekten âciz kaldıkları zikir:
Hz. Enes anlatır: Bir gün, Peygamberimiz ile bir halkada otururken adamın biri geldi. Peygamber (sav) ile oradakilere: "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah" diyerek selam verdi. Allah Resûlü: "Ve aleykümüsselâm ve rahmetullahi ve berekâtühu" sözleriyle onun selamını aldı. Adam oturunca: "Elhamdülillah! Hamden kesîren tayyiben mübâreken fihi kema yuhibbü Rabbüna en yuhmede ve yenbağî lehu (Rabbimize şayeste bir şekilde ve onun razı olacağı tarzda, en çok, en güzel ve mübarek hamdler, Allah'a mahsustur)." dedi. Resûlullah: "Nasıl dedin?" buyurdu. Adam sözlerini tekrarladı. Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki bunları yazmak için on melek koştu, nasıl yazacaklarını bilemedikleri için, izzet ve azamet sahibi Allah'ın huzuruna çıkardılar. Cenâb-ı Allah da, 'Onları kulumun söylediği gibi yazın!' buyurdu."
Sayfa 332Kitabı okudu
Nisa 86, Selam
(Bir mü'min tarafından) bir selâmla selâmlandığınız zaman, siz ondan daha güzeli ile karşılık verin veya aynı ile mukabele edin. (Esselâmü aleyküm'e, ve aleykümü'sselâm ve rahmetu'llah” ile, “esselâmü aleyküm ve rahmetu'llahi” ye, “ve aleykümü's-selâm ve rahmetu'llahi ve berakâtüh” ile, “es-selâmü aleyküm ve rahmetu'llahi ve berekâtühü” ye de aynı ile karşılık verin). Allah her şeyin hesabını görücü bulunuyor.
“Allah Ademi (a.s) yarattığı vakit, git şu oturan meleklere selam ver, selamını nasıl karşılayacaklarını dinle. Çünkü senin ve çocuklarının selamı o olacaktır. Bunun üzerine Adem (a.s.) meleklere: Esselamü aleyküm dedi. Melekler de: Esselamü aleyke ve rahmetullah, karşılığını verdiler. Onun selamına ve rahmetullahı ilave ettiler.” (Buhari, Enbiya 1, Müslim, Cennet 28)
Sayfa 374Kitabı okudu
219 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.