Gilson, -din ve felsefe arasında bu türden bir ilişki görmekle yetinmiş olsaydı, şiddetli tenkitlere muhatap olmayabilirdi. Fakat O, özellikle Ortaçağ Hıristiyan dünyasındaki din-felsefe münasebetini daha ileri bir noktaya götürmekte ve nev'i şahsına münhasır özellikleri olan bir "Hıristiyan Felsefesi"nden sözetmektedir. Meselâ, ona
Platon'un bütün öğretisi,öylesine bir hakikat ve ilahi gerçek aşkıyla ilham almıştı ki bir din olmadığı halde dine bu kadar çok yaklaşan başka bir felsefe bulmak imkansızdır.