50 syf.
10/10 puan verdi
Savaşın Vahşetine Karşı Bir Umut Işığı
Stefan Zweig'ın "Mecburiyet" adlı eseri, savaşın gölgesinde yaşanan bir insan dramını anlatan, vicdanı ve vatan sevgisini sorgulatan etkileyici bir eserdir. Hikayenin kahramanı Ferdinand, savaş karşıtı görüşleri nedeniyle Avusturya'dan kaçarak İsviçre'ye sığınmış bir ressamdır. Karısı Antoinette ile birlikte sakin bir hayat kurmaya çalışırken, Avusturya konsolosluğundan bir mektup alır ve askere elverişliliğinin belirlenmesi için muayeneye çağrılır. Ferdinand, vatanına karşı sorumluluk duygusu ile barışçıl ilkeleri arasında çelişki yaşar. Askerlik görevini yerine getirmesi vatan sevgisini gösterirken, savaşın vahşetine katılmak vicdanını sızlatır. Karısı Antoinette ise savaş karşıtı tutumunu savunur ve kocasının askere gitmesine karşı çıkar. Bu durum, etik açıdan karmaşık bir ikilem yaratır. Ferdinand, karısına olan sevgisi ile vatanseverlik duygusu arasında seçim yapmak zorunda kalır. Hikaye boyunca Ferdinand'ın iç dünyası ve yaşadığı duygusal karmaşa derinlemesine analiz edilir. Savaşın yarattığı travma ve belirsizlik, karakterin ruh halini ve davranışlarını etkiler. Zweig, akıcı ve etkileyici bir üslup kullanarak okurları hikayenin içine çeker. Karakterlerin duygularını ve düşüncelerini ustalıkla tasvir eder. Hikayenin temposu, Ferdinand'ın yaşadığı içsel mücadeleye paralel olarak artar ve gerilim doruk noktasına ulaşır.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,5bin okunma
168 syf.
7/10 puan verdi
AŞK ETİK TANIMAZ!
Ah, aşk! Neler yaptırırsın insana… Mutluluk, neşe, şehvet ve coşku da senin eserin, tükenmişlik, karamsarlık, ölüm ve intiharlar da… Hayata anlam veren de sensin, o anlamı insanın elinden alan da… Aşk, sanata, edebiyata, sinemaya kısacası insanın var olduğu her alanda kendine ezelden beri yer bulan, tanımı herkesçe değişen, tarihte çeşitli
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Can Yayınları · 2018120,1bin okunma
Reklam
88 syf.
·
Puan vermedi
Herkeste aynı tınıyı vermeyecek bir senfoni bu. Çoğu okurun eleştirebileceği derin bir kitap. Gelişen duygular sonucu kalıplaşan hayatları ahlaki açıdan değerlendirdiğimizde etik olmuyor ne yazık ki. Eserde, bir papazın hayatına giren küçük, kör bir kızın ailede bıraktığı derin izler etrafında gelişen trajik bir hikâye konu ediliyor İkilem karmaşa ve zıtlık dolu bu hikayeyi sizinde okumanız dileğiyle…
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide · İş Bankası Kültür Yayınları · 20224,495 okunma
325 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Odipal karakter,kişilik bölünmesi ve ahlaki ikilem
Düşük bir IQ ile doğan ve bilim adamlarının bile henüz tamamlamadığı deneylerin kurbanı olan Charlie Gordon kimdir? Annesi tarafından istenmemiş, kardeşi bile onu ölü olarak bilmiş ve yıllar sonra babasının berberine gittiğinde tanınmamış biri… ameliyattan önce kendi hayatını zar zor idame ettirebilen herkes tarafından zararsız görülüp merhamet duyulan,hatta sevilen biri bile. Ameliyattan sonra farkında olduğunun farkında olan ve geçmişi parsel parsel hatırlayarak bir şeyleri yerine oturtmaya çalışan Charlie . Kendisini birilerine ispat etme çabası hiç bitmiyor; doktor strauss,ilgi duyduğu kadın Alice, baba ve anne. Hatta en çok anne… Sevdiği kadınla yakınlaşırken paniklemesi,komşu Fay ile romantik ilişkisini mantıklı yürütmesi, doktor Strauss ile son görüşmesinde ‘hastaların egosunu okşuyor’ diyerek bütün terapistlere yargı dağıtması, eve gittiğinde kardeşi ile olan diyalogları ve abilik duygusunu hissetmesi… Kendini ispatlayamadığı tek kişi annesi bu yüzden her zaman odipal karakter devrede kalacak. Bu ameliyatla birlikte Charlie Gordon’un kişilik bölünmesi kaçınılmaz. Hayatının ilk bölümünde Charlie, ikinci bölümünde kendisinin bile adlandırmadığı bir karakter… fakat Charlie hep orada. Deneyin kötü sonuçlarıyla yüzleştiğinde bile ‘Charlie zihnimi geri almak istiyor’ sözlerinden kişilik bütünlüğünün bozulduğunu anlıyoruz. Aslında Charlıe idi’ temsil ediyor; id, ego ve süper ego bir arada bulunması gerekirken Charlie‘de öyle olmuyor. Bu kitap bize etik birkaç ikilemi de dile getiriyor ; IQ mu EQ mu daha önemli? ikisi de yaşamı sürdürmek için gerekli mi,yoksa sadece IQ ile yaşanabilir mi? 
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201514,7bin okunma
·
Puan vermedi
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski - Rus Roman Yazarı
Fyodor Dostoyevski'nin ünlü ifadesiyle, şaşkınlık ve söylenmemiş şeyler yüzünden dünyaya pek çok mutsuzluk gelmiştir. Bu alıntı, çözülmemiş kafa karışıklığının ve ifade edilmemiş düşüncelerin yaşamlarımız üzerindeki zararlı etkilerini vurgulayarak insan deneyiminin özünü zarif bir şekilde yakalamaktadır. Yalın yorumuyla bu alıntı, bizi kafamızı karıştıran sorunlarla yüzleşmeye ve dürüst ve açık bir şekilde iletişim kurmaya çağırıyor. Bu alıntının özü, kafa karışıklığı ve sessizliğin mutsuzluğu doğurduğu anlayışında yatıyor. Kendimizi şaşkın ve anlayışsız bulduğumuzda, bu mutluluğumuzu ve huzurumuzu yiyip bitirebilecek bir iç kargaşa yaratır. İster kafa karıştırıcı bir kişisel sorun, ister karmaşık bir etik ikilem, isterse genel bir varoluşsal kriz olsun, kafa karışıklığını ele alıp çözememek derin bir huzursuzluk ve tatminsizlik duygusuna yol açabilir. Gerçek duygularımızı ve fikirlerimizi sakladığımızda, kendimizi başkalarıyla açık diyalog ve bağlantı kurma fırsatından mahrum bırakmış oluruz. Düşüncelerimizi içimize atmak yanlış anlamalara, gergin ilişkilere ve yalnızlık hissine yol açabilir. Söylenmeyen sözler, kalplerimizi ve zihinlerimizi yükleyerek gerçek mutluluğu ve tatmini yaşamamızı engelleyebilecek bir ağırlık taşır.
Dostoyevski
DostoyevskiEdward Hallett Carr · İletişim Yayınları · 2018300 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sevgili Bolano, cümlelerime başlamadan önce sormak istediğim bu kitabı yazarken çok eğlendiniz mi? Yoksa hayranlık duyduğunuz yazarlara hüzünle mi atıfta bulundunuz? Neyse ben okurken her defasında vay be! dedim sonuçta. Kurgu olduğunu bile bile araştırma gereği duydum. O kadar gerçekçi yazmış. Tabii kurgu yazar karakterlerin aralarında gerçek yazar ve şairler de var. Onlar da merak uyandırıyor, bu kurguya kimler dahil olmuş diye. Bölüm bölüm yazmış, tam 13 bölüm, 13 kurgu yazar. Bunlar da kendi içlerinde ayrılıyor. Bu karakterlerin birbirleriyle ilişkilerini, önemli olaylarını, yolculuklarını, yaşantılarını gibi birçok durumu sıkmadan detaylandırmış. Bir anlamda bulmaca çözer gibi hissediyorsunuz. Hangi yazarlara ithaf etmiş çözmeye çalışıyorsunuz. Hem keyifli hem heyecan verici. Bolano Şili doğumlu, bu yüzden de birçoğu Güney Amerikalı yazarlardır diyorum. Okumadığım bilmediğim birçok yazar da var. 2666’yı okurken de kurgu mu gerçek mi diye dikkatle okumuştum, bu ikilem iyi bir şey sanki Sonuç itibariyle akıcı ve zevkli bir okumaydı.
Amerika Kıtasında Nazi Edebiyatı
Amerika Kıtasında Nazi EdebiyatıRoberto Bolano · Can Yayınları · 199617 okunma
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
DİNİN İÇİN ÖLÜR MÜSÜN? GEL İRDELEYELİM.
Herkeslere merhabalar. İncelemeye başlamadan önce belirtmek istiyorum spoiler vermeden yazabileceğimi hiç sanmıyorum. Ve kitap o kadar çok iç içe bağlantılardan oluşuyor ki bazı kaynaklardan da yardım aldım yazarken. (Sonra baktım kendi cümlelerimle ifade edemeyeceğim direkt yazdım. Okumak isteyen olursa en alta linki de ekleyeceğim.) Aklıma bile
Çocuk Yasası
Çocuk YasasıIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20232,665 okunma
128 syf.
1/10 puan verdi
Ahlakın kaynağı tartışmaya açık bir konudur. Üzerinde anlaşılmış bir ahlak tanımı bile ortada yokken kaynağı net olarak şudur ya da budur demek de mümkün olmuyor, ancak örneğin dinin ahlaka katkısı ya da dinin olmaması durumunda ahlakın nasıl bir şey olabileceği gibi bir fikir araştırılmaya ya da şahsen okumaya değer geliyor. Yazarı bir etik
Tanrısız Ahlak?
Tanrısız Ahlak?Walter Sinnott Armstrong · Ayrıntı Yayınları · 2011427 okunma
412 syf.
8/10 puan verdi
OKUNMALI
Ara ara sipariş üzerine yazıldığı belli oluyor. Her tarih kitabı kaçınılmaz şekilde belli bir pencereden bakarak yazılır. Harari, sipariş verenlerin bakışını ya da bakılmasını istenen yerleri bazen gözümüze gözümüze iyice sokuyor. Okurken bu ikilem düşünülerek okunmalı, bu kaçınılmaz ikileme rağmen verilen emeğe saygı duymamak imkansız. Kitap
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,3bin okunma
Tramvay İkilemi
Farz edin ki bir tramvay rayının yanındasınız. Uzaklardan bulunduğunuz yere yaklaşan bir tramvayın siren sesini duyuyorsunuz. Çok geçmeden söz konusu tramvayın kontrolden çıkmış olduğunu anlıyorsunuz. Ancak durumu daha da kötü hale getiren bir etken söz konusu: raylarda çalışan işçiler! Ray bir yerden sonra ikiye bölünüyor ve bir kısmında 5 adet
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
şeylerin doğal düzenine karışmak
rüyanın öte yakası iklim değişikliğinin, aşırı nüfusun, gıda kıtlığının ve küresel çatışmanın dünyaya zarar verdiği distopik bir gelecekte gerçekleşir. teknik ressam george orr, rüyalarının gerçeğe dönüştüğünü anladığı günden beri rahatsızdır. değiştirme gücünü ve hakkını kendinde bulamadığı için çareyi uyumamakta ve böylece rüya görmemekte bulur.
Rüyanın Öte Yakası
Rüyanın Öte YakasıUrsula K. Le Guin · Metis Yayıncılık · 20201,111 okunma
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
. . DORIAN GRAY’İN PORTRESİ . .
BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ Yazıldığı yıl 1891’den beri okuyan herkes yaşlandı, bir tek bu roman ilk yazıldığı zamanki gibi hep genç kaldı. Her gelen yeni neslin hayranlıkla okuduğu roman –
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in Portresi
Oscar Wilde
Oscar Wilde
’ın 1891 yılında yayımlanan felsefi romanıdır. An itibari ile tam 132 yıl geçmiş. Öyle bir roman okudum ki kitabın kapağını kapattıktan
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde · Koridor Yayıncılık · 201872,3bin okunma
232 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Nobel ödülünü alan bir kitabı okumaya başlarken hep aynı ikilemi hissediyorum. Bir beklenti ile mi başlamalıyım? Yine aynı ikilem içinde başladım Seneler'e ve aslında bir ödül almanın bir beklenti yaratmaması gerektiğini tekrardan anladım. Kitap belli özellikleriyle gerçekten harika ancak belli özellikleriyle de insanı boğuyor. Kitabı anlayabilmek için özellikle Avrupa yakın tarihine hakim olmak gerekmekte. Ayrıca Fransa tarihi ve kültürü hakkında da bilgi sahibi olmak ve hatta kitabı okurken bolca araştırma yapmak da gerekebiliyor. Yazarın bazı tespitleri çok yerinde ve vurucu ancak bazı noktalarda detaylarda boğulmuş. Yazım tarzı farklı; bir otobiyografi ancak öznesi belirsiz yazmaya özen gösterilmiş. Kısacası 20. Yüzyıl Avrupa tarihinin özellikle sosyal hayat bağlamında bir özeti diyebiliriz kitap için. İyi okumalar dilerim.
Seneler
SenelerAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20211,560 okunma
Çağımızın gündelik kültüründe sayıları giderek azalsa da bazı insanlar yaşamlarının bu dünyanın “ne”liği sorusuna bir yanıt olmasını ister. Yaşam bu dünya karşısında alınan bir tavır olmalıdır, doğru bir tavır. İlk bakışta fazlaca entelektüel, bireye özgü görelebilir bu. Belki de gerçekten öyledir. Ancak kesin bir yargıya varmadan önce bu dünyanın
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.