Geçtiğin yollardan geçiyorum
Etraf gül yeşil
Güneş parıldıyor tenimde
Geçtiğim yollardan geçiyorsun
Bir yanında karaçalı
Ayağında diken hissediyorsun
Aman dediğimiz zamanlardayız
Sen de ben de
Biz ne yaparsak yapalım
Ne yaşarsak yaşayalım
Hayat kendi planını yapıyor
Orda naif bir rüzgar esiyor
Burda bir yangın çığlığı
Senin gecelerin yağmur dolu
Benim sabahlarım toprak kokuyor
Sonra bütün dillerde susuyor şairler
Gerçeği yalnızca aşk biliyor
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine
Sevgili dostlar,
Bu kürsüde tek başıma durmuyorum. Etrafımda sesler var, yüzlerce ses… Sesler her zaman benimle, çocukluğumdan beri.
Çocukken köyde yaşıyordum. Biz çocuklar sokakta oynamayı seviyorduk, ama akşamları, yorgun argın ninelerin -bizim orada nasıl derler- konuşlandığı banklar, mıknatıslıymış gibi
"Benim yorganım maviydi,
Neden beyaz örttünüz üzerime?
Yastığım pamuk gibiydi,
Neden bugün taştan gibi?
Gece lambasını yakmayı unutmuşlar.
Oysa ki karanlıktan korkarım ben!
Yağmur mu yağdı acaba? Etraf toprak kokuyor."
Anne
Benim yorganım maviydi ,
Neden beyaz örttün üzerime anne ?
Pamuk gibiydi yastığım ,
Neden şimdi taş gibi anne ?
Gece lambasını yakmayı unutmuşsun baba Oysa bilirdin karanlıktan korktuğumu !
Yağmur mu yağdı acaba, etraf toprak kokuyor
Hafta Sonu değil ki ,
Neden yıkadılar beni ?
Benim yorganım maviydi, neden beyaz örttünüz üzerime?
Yastığım pamuk gibiydi.,neden bugün taştan gibi?
Gece lambasını yakmayı unutmuşlar. Oysa ki karanlıktan korkarım ben!
Yağmur mu yağdı acaba, etraf toprak kokuyor..
Beyaz kanatlı iki kişi geldi yanıma. Biri solumda durdu, diğeri sağımda. Sorular sordular bana hiçbirini bilemedim.
Yarım kalan cümlelerim vardı. Yüklemine kadar gelemediğim. Konuşmaya çalışıyordum ;ama kimse beni dinlemiyordu. İçimden bana ait birşey de terk etmişti beni.
Bir tek umudum vardı.
Duvardaki saat!
Tik tak tik tak....