o 7 haziran günündeki ben değilim artık, oysa hala o zamanki ‘bana’ ait olan yazı masasının başında oturuyorum, o benin kalemiyle ve onun eliyle yazıyorum. o zamanki ‘ben’den, tam da bu olay nedeniyle tamamen koptum; artık ona dışarıdan, soğuk ve yabancı bir tavırla bakıyorum ve onu, hakkında pek çok esaslı şey bildiğim, ama yine de benim dışımda kalan bir oyun arkadaşı, bir iş arkadaşı, bir dost olarak tasvir edebilirim. bir zamanlarki ‘ben’ olduğunu hiçbir şekilde hissetmeden onun hakkında konuşabilirim, onu eleştirebilirim veya yargılayabilirim.
idrak de insanı aynı sonuca götürür, yani gene yapacak işiniz kalmaz, ama bu sefer hiç olmazsa kendi kendinizi kamçılayabilirsiniz ki, bu da bir şeydir.