Rota? Bu sözcüğün denizcilikteki anlamı ve önemi bilinen bir gerçek. Acaba bizim rotamız neye göre çizilmişti? Hangi limana doğru? Gemiyi yönetenler biliyor muydu bu sorunun karşılığını? Yoksa onlar da bilinmezliğin rotasında mı tutuyorlardı dümeni? Gelişigüzel çizilmiş, amaa olmayan bir rota üstünde mi ilerliyorduk? Belki haritası olmayan bir nota. (Olabilir mi?) Gemimiz bu bilgisizlik içinde ilerliyordu. (Olabilir mi?) Hiçbir yere doğru? Bu gece, bu sorulara, Evet, demek geliyor içimden. Evet, bizim rotamız, belirsizliktir demek. Böylece, bir gün, bir kaza sonucu gemimizin sulara gömüleceğini, söylemek istiyorum. Örneğin, haritada görülmeyen kayalara çarparak. Ya da bir buzdağına. Ya da bir başka gemiye.
Malesef ki evet:(
Hiç, birileriyle aynı dünyada yaşamaktan utanç duyduğu­nuz anlar oldu mu?
Reklam
Evet ,evet tam bir çılgınlık! Herkesin çıldırması gerek, herkes çıldırmalı, en kısa zamanda!
Sayfa 150 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Mehmet zaten hep özgürdü. Ben ise hiç. Evet hiç. (Şimdi bile özgür değilsin kızım, bu kez onun evliliği yüzünden özgür değilsin. Bilenler konuşmuyor mu sanıyorsun arkandan, bilen­ler damgalamıyor mu seni, bir küçücük evin bir de işin var diye mi özgür sanıyorsun kendini. Her kapın çalmışında, kendi ka­pısını açıp sana nefretle bakan komşunla, akşam eve dönerken dükkânlarının kapısına oturmuş, sana sırıtık yüzlerle bakan yedek parçacılarla, ah, oh çeken dükkâncılarla mı özgürsün?)
“Şu an burada mıyım ben? Nerenin burasındayım yani? Şu an buradayım evet. Tamam doğru buradayız şu anda. Bu ne oluyor yani? Yemin ediyorum hiçbir şeyin ortasındayım ya, hiçbir şeyin ortasındayım."
Reklam
"Avlanmayı sever misin?" "Evet, dostum. Her şeyden çok severim. Benim köyümde herkes avlanır. Sen avlanmayı sevmez misin?" "Hayır" dedi. "Hayvanları öldürmekten hoşlanmam."
Sayfa 62 - Bilgi Yayınevi - 51.BasımKitabı okuyor
Milletvekili hastalığı.
Tutulanlar için tadına varılamaz, korkunç surette zevkli bir hastalıktır. Evet, pek zevklidir. O kadar zevklidir ki, bir dakika bu hastalığa tutulduğunuzu düşünseniz artık tramvaylara, otobüslere, trenlere bedava binersiniz. Söylev üstüne söylev verirsiniz, gündem müzakere edersiniz, encümenlere girip çıkarsınız, bakanlarla merhabalaşır, kartvizitler gönderir, kartvizitler alırsınız. Hülasa bir dakika bir milletvekilinin yerine kendinizi koyar, rahat edersiniz. Artık bu hastalığın ismi anlaşıldı: Milletvekili hastalığı.
Evet, bu dünyada hâlâ ümit etmek için bir sebep var.
Sonra ben seni gördün. Sen beni. Senin hiçbir şey söylemeyeceğin belliydi. Benim de söyleyeceğim her şey aklımdan bir anda uçup gitti. Sanki koca dünyada ikimizden başka kimse yoktu. Geriye kalan her şey sonsuz bir boşluktu. Evet seni gördüm. Sana sarıldım. Seni kokladım. Sıcaklığını hissettim. Gözlerine baktım. Kendimi sonsuzluğun kollarına bıraktım. Sonra. Sonra uyandım işte... Ümit ÜSKÜDAR
Reklam
DOĞRULUK VE ADALETİN EHEMMİYETİ
Rivâyet olunduğuna göre Zülkarneyn aleyhisselâm, emri altındaki idarecilerini bizzât kendisi teftiş ederdi. Bir ara tebdil-i kıyafet ederek şehirlerinden birisinde dolaşırken kâdılardan birinin yanına uğradı ve günlerce orada kaldı. Fakat hiçbir kimsenin dava için ona müracaat ettiğini görmedi. Bu hâl uzayıp kâdının hâlinden herhangi bir şeye
Evet, buranın durumu yüz kızartıcı. Ama pullarımız var, değil mi? Onları yapıştırınca da mektuplar üze­ rinde yazılı olan adreslere gidiyorlar, değil mi? Hem postanenin girişi kötü, oradan da bana ne. Benim oturduğum yer gerçekten güzel. Küçük bölmemde, sallanan sandalyem, güzel bir odun so­ bası, kahve yapmak için su ısıtıcısı ve okuyacak bir sürü şey var."
Sayfa 85 - SEL Yayıncılık, 212, ISBN: ISBN 978-975-570-215-5Kitabı okuyor
19.04.2024
Bu gece içtiğim kaçıncı kahve saymadım. Pek de kahve sevmem aslında. Ama nedense bugün hem kahve hem de sigara ihtiyacım varmış gibi hissettim. İhtiyacımı fazlasıyla aldım galiba. Kahvenin tadından mı olsa uykusuz kalmak istediğimden mi olsa pek anlam veremedim. Ama nedense tadı bir cazip geldi. Bilirsin çay severim ben. Demlediğin zaman bile taa
Enes, Resûlüllah (as)’den nakleder: Allah Taâlâ (kıyâmet gününde) cehennemliklerin azap bakımından en hafifi olan birisine: - Farzedelim ki, yer yüzünde mal olarak ne varsa hep senin olsa (şu azaptan kurtulmak için) onları fedâ eder miydin? diye soracaktır. O da: - Evet, diyecek. Bunun üzerine Allah: - Fakat sen Âdem’in sulbünde iken Ben senden (şimdikinden) daha kolay bir şey istemiştim, bu Bana şirk koşmaman idi. Ne var ki sen (dünyâya gelince) yüz çevirip şirke yöneldin.
Evet, bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahribatları içinde ve bu boşluk nihayetsiz fezada her şeyle alâkadar olan insan için hakikî teselliyi ve istinad ve istimdad noktalarını yalnız Kur'ân veriyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.