Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor. "Kelimeler, albayım, hangi anlama geliyor?" "Efendim?" "KELiMELER! Albayım. Hangi anlamda kullanıyoruz onları?" "Hangi kelimeler Hikmet?" Sizi neden yanımda dolaştırıyorum bilmem ki? "Bütün kelimeler. Genel anlamda kelime." "Ne demek istiyorsun oğlum?" "Kelimeler canım işte. Meselâ kelebek." "Ne kelebeği?" "Kelebek canım, bildiğimiz kelebek." Ellerini açtı, kapadı. "Ha, o kelebek mi?" "Evet, o kelebek."
Sayfa 101 - İletişim Yayınları, 28. basım, 2013Kitabı okuyor
Bu Albay'ı, kim bu kadar kızdırdı???
Orhan Albay: 'Buranın adı, nedir?' Kamil Albay: 'Dağ ve Komando Tugayı Karargah binası, komutanım!!' Orhan Albay: 'Bir daha söyler misiniz, Kamil Albayım!' 'Dağ ve Komando Tugayı Karargah.....' Orhan Albay, Kamil Albay'ın yanındaki genç bir kurmay yüzbaşıya: 'Neymiş Yüzbaşım?' 'Dağ ve Komando Tugayı....' 'Siz söyleyin Üsteğmenim, neresiymiş burası?' 'Dağ ve Komando Tugayı, Komutanım!' 'Evet, doğru bildinizzzzz...Burası, Hakkari Dağ ve Komanda Tugayı'dır. Peki, sizler kimsiniz?'
Reklam
Hikmet durgunlaştı, geç karşılık verdi: "Evet albayım, o başka. Karşılıklı güven olduktan sonra, her şey yapılabilir." Albay, Hikmet'in durgunluğundan yararlandı : "Peki, neden sana taarruz edilince, aynı mantığı tatbik mevkiine koymuyorsun? Neden, sözleri değil de insanları itham etmeğe kalkışıyorsun hemen?" Hikmet, sandalyesine yaslandı : "Çünkü albayım, ben de başkayım."
Sayfa 72 - İletişim yayınlarıKitabı okuyor
Ne korkunç değil mi albayım? Evet, her şeyi zaman bu duruma getirdi. Aslında zamandan korkuyordum; günlerin birbirine benzemesini bu yüzden istiyordum.
Ne korkunç değil mi albayım? Evet, her şeyi zaman bu duruma getirdi. Aslında zamandan korkuyordum; günlerin birbirine benzemesini bu yüzden istiyordum. Bu nedenle yaşamıyordum, değişiklik istemiyordum. Beni zaman mahvetti albayım. Zamanla buluyor insan formunu. Her şey zamana bağlı: Yetmiş beş yetmiş altı yetmiş yedi derken insan ölüyor. Zaman her şeyi hallediyor değil mi?
İletişimKitabı okudu
Gecekondu değil, üç katlı ahşap bir ev. Bana, saçmalama diyemezsiniz albayım; emekliye ayrıldığınızdan beri kaç yıl geçti, karşınızda emireriniz yok. (Canım, albayla tartışarak meseleyi neden dağıtıyorsun? Bir düşünce üzerinde yoğunlaşmasını hiç öğrenmeyecek misin? Hayır.) Ben senin albayın olacaktım da Hikmet, dünyanın kaç bucak olduğunu görecektin. Nerede kalmıştık albayım? Evet, başlangıç iyi olmamıştı albayım: ne evlenirken, ne de bu eve gelirken. İnsan, birbirine benzeyen bütün yaşantılarını kesintisiz sürdürmeli albayım; çok uzun süre boyunca, hayatının bütün içkilerini içmeli mesela.) Evet albayım, ben birkaç gün sonra evlenecektim; bunu kimse bilmiyordu icki sofrasında. Kimseve sövlemeve cesaret edemedim
Reklam
«Dur Hikmet, dinle bak.» «Dinlemem albayım. Sonra beni de dinlerler diye çok dinledim. Şimdi sıra bende. Buraya konuşmak için geldim.» Susturamazlar; evet, ancak ‘Yaşama!’ demek gerekir ona. Yaşamaktan vazgeç ve bir duvarın köşesinde, yüzün duvara dönük dur; cezalı öğrenciler gibi. Hayır, bu bir efsanedir; ben böyle bir ceza almadım hiç. Hatırlamıyorum. Benim hatırlamadığım her şey bir efsanedir, yoktur. O bilmiyorsa yoktur, olmamıştır. Ben, üçüncü tekil şahısım. Ben bir yerde olsam bile benden öyle bahsederler: ‘Kimseyi dinlemez.’ Derler. Oysa ‘Kimseyi dinlemiyorsun,’ demelisiniz. Albay, okumasını sürdürdü. (Ben de sizleri üçüncü çoğul şahıs yaparım: Onları dinlemezler.) Ben de birinci çoğul şahıs olurum: Dinleyelim, bakalım:
İletişimKitabı okudu
"Bütün cephelerde yenilgiye uğrasaydım kolaydı albayım," diye sözlerine devam etti, bir süre sustuktan sonra. "Beklemediğim yardımlar aldım albayım, yani ihanete uğradım." Albay dayanamadı: "Saçmalama Hikmet. Harp ilminin kaidelerini hiçe sayıyorsun oğlum. İnsan hayatı, tek bir muharebenin neticelerine göre kıymetlendirilemez." Durdu: "Evet, sen, kıymetlendirme safhasında hataya düşüyorsun."
Sayfa 286 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Durdu düşünceye daldı. Ne korkunç değil mi albayım? Evet, her şeyi zaman bu duruma getirdi. Aslında zamandan korkuyordum; günlerin birbirine benzemesini bu yüzden istiyordum. Bu nedenle yaşamıyordum, değişiklik istemiyordum. Beni zaman mahvetti albayım.
Sayfa 389Kitabı okudu
108 syf.
8/10 puan verdi
Evet. İlk buluşma. Buradan başladık. O ‘devamı’ sözcüğü öncesinde yazılan eserini okumadım. Ne yapalım baskısını bulmak zor şu aralar. • Melankolik, içli kalemleri sevdiğim gibi ‘kıvrak’ o kadar kıvrak ki bazı anlar ‘takibi zor’ yazarları da seviyorum şahsen. İlhami Algör, kalemi kıvrak tayfasından. Takibi zor. Bir nefes yetmez. Baya da yazmış aslında. Ben birazcık geç kalmışım. • Kahraman, alıyor eline Kahraman’ın El Kitabı’nı. Bir hikayesi var; ama bir hikayesi olacak mı bilmiyoruz. Hikaye peşinde. ‘Figüran’ kendi söylemiyle. Yürümeyi, durmaya her daim tercih eden. • He bir de dillerde o soru: Mesele nedir? Sence? Eksik, aşık, kaçık ya da karmaşık. İyi kitap. Buyurun.
Albayım Beni Nezahat ile Evlendir
Albayım Beni Nezahat ile Evlendirİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 20201,502 okunma
Reklam
Evet albayım o başka. Karşılıklı güven olduktan sonra her şey yapılabilir.
479 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 days
HAYAT TEHLİKELİ BİR OYUN MU?
Oğuz Atay
Oğuz Atay
okurken,kitabın karakteriyle oturup dertleşiyormuş gibi hissediyorum. Derdi olan bir yazar Oğuz Atay. Bir yaşanmışlığımız,hayat tecrübemiz varsa kitap daha çok hitap ediyor okuyucuya,benim düşünceme göre.
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
yeri her zaman ayrı olsa da,burada da tutunamayan bir karakter var "Hikmet Benol" .. Soyisim gayet anlamlı. Ben olmaya çalışan bir karakter . Değersizlik duygusu var, insanları memnun etmeye çalışıyor, hayattan bıkmış,iç çatışmalarını anlatan, depresif bir karakter. Kendine hayatta yer bulamamış. Sevgi'yle evlenmiş,o evlilikte biz olamamış,Bilge'ye âşık olmuş,onla da olamamış. Gecekonduya sığamamış. Huzur bulamamış. Tutunamayanlar da "Olric", burada ise "Albayım" var. Kitapta yine toplum analizleri çok güçlü. "Evet aynen öyle,hiç mi değişmez " düşüncesiyle okudum bazı yerleri. Bazı şeylerin değişmeyeceğini ve insan ancak kendini değiştirirse hayatın güzelleşeceğini anlıyor . Hayat hep emek,hep çaba istiyor. Yoruluyor bazen insan. Yorgunluk ta yaşamaya dahil ama, yapacak bir şey yok,burada da kabul devreye giriyor,olduğu kadar... Günlük hayatı, hayatın zorluklarını, hayatla savaşırken yaşadığımız duyguları,insan hayatının inceliklerini tehlikeli oyunlar oynadığımız düşüncesiyle yazmış. Postmodernin ülkemizdeki ilk örneği kabul ediliyor. Diyaloglar düz yazı gibi yazılmış,iki -üç kelime,sanki bir kelime gibi birleştirilmiş. Üst kurmacanın özelliklerini barındırıyor roman. Ben seviyorum Oğuz Atay okumayı,insan anlaşıldığını hissediyor.
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231k okunma
589 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.