Özledim diyebiliyorum ya yeter bana evet özledim seni hastalıklar musibetler uzak kalsınlar sana yerine ne çekeceksen ben çekeyim yerine ne bela bulacaksa beni bulsun …
Ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
Evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
''Rehabilite edilmek ve yapılan hareketlerin, insanî yaşam formlarının düzenlenmesi yerine tehlikeye gebe hareketler uygulanıyordu üzerlerimizde... bir mahkûm hak etmediği biçimde eziliyor, bir diğeri ise hak ettiği cezanın daha azıyla yargılanıyordu. Toplumun ekseriyeti tarafından yadırganan ve hiçe sayılmayacak, azımsanmayacak kadar tehlikeli hareketleri; buralarda gardiyan uygulamaları olarak önümüzde ışıklarını çakıyordu gözlerimize. İnsanlık hürriyeti, fikir ve düşünce ise her daima hiçe sayılan, insanları sloganlarla suistimal etmeye çalışılan mevzuu idi. Evet, tümüne baktığınız zaman, dışarı ve içeri; sıhhatli ve yaşama önem veren insanlar için gerçek problem ve köhnemiş yapıyı oluşturmakla kalmıyor, acının tüm hatlarını herkese eşit payda bölüştürüyordu... Aslında bütün hepsi, bir milletin insanlarına nasıl davrandığına dair ufak ipuçları veriyordu; lakin içerideki birçokları, aklın hiçbir zerresinin alamayacağı derecede ahmaklık ve tutarsızlık barındırıyordu. Korkuyordum, karanlık ve paslı demirlerden değil... insanlardan!''
D.p
Susmak bir tercihti evet ama lüksi bir tercih değil konuşamamaktan,konuşacak gücü toplayamamaktandı…Her zamanki gibi önyargıyla kesin bir kanıymış gibi yanlış yorumlandı ben de susmaya devam ediyorum
"-Paskal'ın bir sözü var, çok severim. Der ki; "yapayalnız ölürüz!"... Aslında yapayalnız da yaşıyoruz. Evet, yalnız yaşıyoruz ve dünyaya insan olma memuriyetinin gereğini yerine getirmek için gelen her insan tek tek, bu imtihanı verecek..."
Arabaları infilak edip ölmeden önce kütüphaneci karı koca Mary ve Jason raflara yeni gelen distopya kitaplarını dizerken aralarında üzücü bir konuşma yapıyorlar...
_ bizi hiç sevmiyorlar öldürecekler....
_ son zamanlarda bunu ben de hissediyorum Mary canım....tuhaf bir kasaba....
_ gidelim buradan....
_ görev süremiz Nisan da bitiyor o zaman karıcığım az daha sabret lütfen....
_ peki Jason şuradaki 1984 romanını ayrı bir rafa koyalım ne dersin politik ya?
_ olmaz karıcığım neticede distopik bir roman...
_ kitabı 3 kez okudum Jason kurgusu mükemmel fakat yapılan işkenceler dayanılmaz....
_ canım şuanda ki ruh hâlimize göre konuşacak en son kitap bu bence....Kürk Mantolu Madonna'yı ikimiz de yeni bitirdik bence en güzel Türk Ask Romanı klasiği mükemmel...
_ ya evet romanda en çok üzüldüğüm konu Raif Efendinin kızına kavuşamaması:(
_ ah siz kadınlar duygusal yaratıklar her konuya üzülürsünüz:)
Evet, faraza zîşuur bir elmaya biri dese: "Sen benim sanatımsın." O elma lisan-ı hal ile ona "Sus!" diyecek. "Eğer bütün yeryüzünde bütün elmaların teşkiline muktedir olabilirsen belki yeryüzünde münteşir bütün hemcinsimiz olan bütün meyvedarlara, belki bütün bahar sefinesiyle hazine-i rahmetten gelen bütün hedâyâ-yı Rahmaniyeye mutasarrıf olabilirsen bana rububiyet dava et." O tek elma böyle diyecek ve o ahmağın ağzına bir tokat vuracak.
Evet her bir fert, sair efrada mümaselet ve misliyet lisanı ile der: "Kim bütün nevime mâlik ise bana mâlik olabilir, yoksa yok." Her nevi, sair nevilerle beraber yeryüzünde intişarı lisanıyla der: "Kim bütün sath-ı arza mâlik ise bana mâlik olabilir; yoksa yok." Arz, sair seyyarat ile bir güneşe irtibatı ve semavat ile tesanüdü lisanıyla der: "Kim bütün kâinata mâlik ise bana mâlik o olabilir, yoksa yok."
"Eşek mi? Ne diyor bak!" diye seslendi adamlardan biri kulübenin üstündeki arkadaşına. "Bayan, bugün eşek görüp görmediğimizi öğrenmek istiyor! Gördük, değil mi? Evet, Bayan, gördük; hem de bir sürü. Ama bizim gördüğümüz eşeklerin gülünç bir yanları vardı..." Kahkahayla gülerek ekledi : "... Hepsi iki bacaklıydı!"
Ah, bayım,”diyordu adam, “mesele kötü insan olmak değil, ama ışığı yitiriyor insan.”Evet, ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu
yitirdik biz.