Evet insanın araması gereken düşüncenin özgürleşmesi değil büyük heyecanlardır, değil mi? İlki çok kötü bir gururu gerektirir yanında. Tutkuyu isyan etmek için değil, hizmet etmek için kullanmak...
Haydut Karokep Jarvinen konuşmasında Haydut Karokep’in hayatını hatırlattı: -Efendiler! Bundan yirmi beş yıl önce bütün Finlandiya’yı heyecan ve dehşet içinde bırakan Johan Karokep ismini hatırlıyor musunuz? Karokep, bir hırsız ve hayduttu. Büyük şehirlerdeki bankaları, işyerlerini ve kiliseleri soyardı. Hırsızlık yaparken âdeta polise
Reklam
"Evet" diyor, "Nesilleri bu şekilde kurtarmak isteyen bir hizmet şekli bizim en büyük düşmanımızdı." Bu samimi itirafın üzerine, hayretle sunuyorum: "Niçin en büyük düşmanınız Nur hizmeti ve Bediüzzaman Said Nursi'ydi? Halbuki komünizme savaş açmış birçok teşkilat ve dernekler var. Bunlar her fırsatta 'Komünizmi biz durduruyoruz. Eğer bizler olmasaydık, bu vatana bolşevikler girerdi' gibi iddialarda bulunuyorlar. Ve bir kısmı da silâhla, size karşı mücadele ediyorlar. Halbuki Nur talebeleri, hiçbir şekilde kaba kuvvete başvurmuyorlar." Biraz önce sîmasına yayılan tebessüm, bir anda siliniyor ve yeniden ciddileşerek: "Hocam," diyor, tok sesiyle, "bana çok önemli bir soru sordunuz. Bunun cevabını kalbimde tam olarak hissetmeme rağmen, açık şekilde izah ediyorum. Yani Nur hizmeti hakkında bilgim yok demek istemiyorum. Ama şu eserleri bir defa okuyabilsem, eminim o zaman daha detaylı cevaplar verebilirim. "Şu anda hemen söyleyeyim: "Komünizm bir ülkeye girmek isteyince, bazı taktikler kullanır. Bunlar, fakirliği ve yoksulluğu istismar etmek, ekonomik politikiları beğenmemek ve daha iyi bir hayat vaad etmektedir. Bu arada işçilerin sömürüldüğü iddia edilir... Zenginler, çok kötü ve mutlak surette sömürücü gibi gösterilirler. Gençler, inkâr ve şehvet yoluyla aldatılmaya çalışılır. "Bütün bunlara tepki olarak da başta işçi, talebe ve yoksul vatandaşlar sokağa çekilir. Mevcut hükümet zor duruma sokularak bir karışıklık ve isyan hareketine zemin hazırlanır. İşte bu nokta da istenilen kıvam elde edilmiş olur.
Sanatçı
Eğer, bugün ben, bu bana yapılanlara gülüyorsam, inan ki haklı olduğuma inandığımdandır. Yoksa belki de son yılların en büyük trajedisini yaratır, bu magazin magandalarını toplumun vicdanına hapis ederdim! " Nasıl mı?" Mesela intihar etsem, ya da birini vursam! Manşetler. " Vay, vay, vaaay olaya bak! Sanatçı, hakkında çıkan haberlere dayanamayıp ölümü seçti" Ya da; " Arkadaşımızı vurdu." Sabah programlarında: " Olay, olay, olay! Biz demiştik; işte bakın nasıl da dayanamayıp kaçtı. Bunda asla bizim suçumuz yok. Saygısından gene de arkasından konuşmayalım. sıradaki haberimiz gelsin." Ve yine öfke, yine isyan, yine kovalamaca, yumruklar, bağrışmalar, mağdur gibi gösterilen tutma zavallılar. Hiç mikrofon uzatıp soru soran magazinci gencin ne durumda olduğuna dikkat ettin mi? Çocuk her an tekme yumruk yiyecekmiş gibi korku içinde. Onu kınamıyor, ona, o gence hep acıyorum; çünkü o evine ekmek götürmeye çalışan biri. Ya onun arkasındakiler. Yani esas yapımcılar. Onları mutlu etmek mecburiyeti vardır. Yoksa işi alınır elinden. Sence böyle gelmiş böyle mi gidecek? Evet maalesef bu böyle. Tıpkı yetmişli yıllarda olduğu gibi...
Padişah
-Telaşlanma Doktor, bir padişah bir tabip değil elbet, biz öldürmeyi de biliriz, yeri gelir öldürürüz de, padişahlık dediğin budur zaten, ölümle hayat arasında sürekli bir tercih yapmaktır, bazen bir başkasını yaşatmak için bir diğerini öldürmeye mecbur kalırsın, evet, her padişah bilerek ya da bilmeyerek birilerini öldürmüştür, ama birilerini de yaşatırsın... İyi padişah, hiç öldürmeyen değildir Doktor, öylesi yoktur zaten, iyi padişah kimi öldürüp kimi yaşatacağına doğru karar verendir... Öldürmeden yaşatmak ne mümkün Doktor, bunu, haşa, Allah-ü teala bile beceremiyor, bize mi kaldı becermek?
Sayfa 94 - Can YayınlarıKitabı okudu
Allah
-Allah'ın yaptıklarının nedenini niyesini sormak bir günah mı, hayır değil, Rabbımız soru sormamızı istemeseydi bu aklı bize vermez, bizi de börtü böcek gibi halk edip salıverirdi... Hayır, bizi soru soralım diye yarattı Rabbımız, bu büyük hilkati merak eden birileri olsun istedi yarattığı dünyada, peki bizi niye eksikli yarattı diye sorarsan... Evet, istese bizi mükemmel de yaratabilirdi, öyle yaratmadığına göre demek bir sebebi var... Bir sebebi var elbet, olmaz mı, mükemmel yaratılmış hiçbir şey yeterince mükemmel değildir Allah katında... Mükemmel olan nedir biliyor musun... Eksikli yaratılmış olanların tevekkülle, sabırla, acıyla tekamül edip mükemmele doğru inkişaf etmesidir... Rabbin kudreti, kendi halk ettiği eksikli kullarının, kendi başlarına, sorular sorarak, arayarak inkişaf edebilme kabiliyetinde gözükür... Bizim tekamül etmek için attığımız her adım, bir taksirden kurtulmak için yürüttüğümüz her fikir, Rabbımızın kudretinin ispatıdır...
Sayfa 181 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.