Rüzgar Ulu, şu ana kadar okuduğum kitaplardaki en güçlü kadın karakter sen olabilirsin.Gerçek olsaydın, sana sımsıkı sarılır gücüne güç katmak isterdim.
Evet, kitaba başlamadan önce biraz endişem vardı.Çünkü bu tarz bir kitap okumayı planlamıyordum ama kitaplarıma erişimim o an olmadığı için okuyabileceklerim sınırlıydı bende başlamaya karar verdim.Ve iyi ki okumuşum diyorum.Kitaba bayıldım.Çok sürükleyiciydi.Konusundan bahsetmeyeceğim çünkü arka kapakta aşağı yukarı ne ile ilgili olduğunu anlıyorsunuz zaten.
Okurken, ana karakterimiz Rüzgar kadar en az bende öfkelendim, sinirlendim, başına gelenlere isyan ettim.Kendimi Rüzgar’ın yerine her koyduğumda tüylerim diken diken oldu.
Erkeklerin kadınlara yaptığı psikolojik ve fiziksel şiddetleri her gün duyuyoruz, öfkeleniyoruz.Ama kadının kadına yaptığı zulümlere hala inanamıyor ve bin kat daha öfkeleniyorum.O yüzden Burcu ve Umay karakterlerini her gördüğümde “neden” diye çığlık atmak istedim.
Tuna karakterinin ise Rüzgar’a olan desteği,onu cesaretlendirmesi, düşmesine asla izin vermeyişini, ona olan sevgisini görmek çok güzeldi.Kitabın yarısına doğru o kişinin kim olduğunu tahmin edebilmiş olsam da bu beni hiç rahatsız etmedi.Çünkü Rüzgar’ın hayatından vazgeçmeyişini, pes etmeyişini, mesleğine olan azmini okumaya devam etmek istedim.
Kitap, edebi olarak bir şaheser olmasa da yazarın yarattığı karakterler ve konu itibariyle bence mutlaka okunmalı.Tavsiyemdir.