Bir kapı kapanır ve tüm evren açılır.
Varlığın Merkezine Hikmet Yolculuğu
Varlığın Merkezine Hikmet Yolculuğu
Nefs-i emmare'den nefs-i raziye'ye kadar izlediğimiz ontolojik yükselme sürecinde insan, farkına varmadan birtakım köklü değişikliklerden geçer. Alt katlarda hüküm süren ve varoluşun ana dinamiği olan ölüm korkusu, sessiz sedasız yok olur. Evren senfonisinden aykırı sesler çıkaran insan, bütün ile ahenkli bir yapıya kavuşunca, yani tevhid şuuruna ulaşınca ölüm fikri kendiliğinden kaybolur. Bilinçdışına atılmış ölüm korkusu sadece ferdi bir sorun değildir. Bütün bir medeniyetin varoluş tarzını belirleyen, dünyanın geleceğiyle ilişkili vahim bir problemdir. Bu korku gün geçtikçe, nefsin alt katlarında sıkışıp kalan insanı ve buna bağlı olarak çevresini yıpratıp tüketir. Durumun vehametini farkeden Batılı filozof ve psikologların, son yüzyıl içerisinde akılcı yollarla insanın son sorularından ilki olan ölüm korkusuyla baş etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Mevlina bu korkuyu asırlar öncesinden gidermek için şunlan söylemiştir:
Reklam
Geçenlerde derste kendini sevmekten konuşuyorduk ve öğretmen bir anda bir saniye dedi. Çantasına döndü, desenli bir yara bandı çıkardı. "Kendimi bu kadar seviyorum işte, yaralarımı bile süslü yara bandı ile iyileştiriyorum" dedi. Bugün sabah aklıma geldi, hemen işe giderken çiçekli bir yara bandı aldım. Ama yara kapatmak için değil, bugün dün hakkında konuşurken unutup kendimi yaralamamak için. Parmağıma taktım. Kendime öğrendiğim öz şevkati unutmamak için. Kısa bir süre sonra haftalardır yağmur yağınca kaçırmadan çalışın uyarısını duya duya yağmur aşermişken, yağmur yağmaya başladı. Evren biraz böyle işte, herkesin bir evreni var ve dünya herkesin evreni, herkes için tek tek çalışıyor gibi gelir hep. Hepimiz duygularımızı anlamlandırmaya çalışıyorken, dünyanın o an bizim anlamımız için çalışıyor olmasını kanıtlıyor. Parmağımdaki bant ile az önce karşılaştım, kendimi yaralamadığım bir gün geçirmişim, güzel bir simgeymiş.
Ben çok küçüktüm çıktım evden çok büyüktü evren
“Evren boşluk sevmez! Sen sana değer vermeyeni hayatından çıkardığında, değer verecek doğru insan gelecektir. Hayatından yanlış çıkınca, doğruya yer açılır.”
Aslında dualarınız kabul olmuyor.
‎ Kur'an'da ya da hadislerde geçen dua ya da zikirleri tekrar ettiğimizde ne oluyor? Aslında zannedildiği gibi duaların kabul olması ya da bu zikir ya da dualarla bizim bazı negatif olaylardan ya da varlıklardan korunma olayı sistemi çalışmıyor. Yani olay böyle değil. Burada başka bir sistem mekanizması devreye giriyor. Eğer gerçekten gönülden inanarak, gerçekten gönülden tekrar ederek yeteri sayıda bunları yapmayı başarabilirseniz; Siz kendinizi aynı mekanda zannetseniz de etrafınızda gördüğünüz her şeyi birebir aynı zannetseniz de, aslında boyut değiştiriyoruz. Yani aslında ters evrenden düz evrene geçiş yapmış oluyoruz. Orada zaten hiçbir negatif varlık olmadığı gibi, gönülden geçen her şeyin otomatik olarak oluştuğu ya da vücut bulduğu bir yer burası. Burada her şey daha huzurludur daha yolundadır ve çok daha olması gerektiği gibidir. Ters ve düz evren hakkında aslında daha önce bir yazı yazmıştım. #239050109
Reklam
Neyi çok ister peşinden koşarsan evren onu senden uzaklaştırır. İstediğin şeyi kendine çekersen elde edersin. Çekim yasasının gücü (:
"Ben kimim? Sen kimsin? Biz kimiz? Siz kimsiniz? Evren ne? Ne renkler? Ne canlılar? Ne tanrı? Bu dünyadaki amacım ne? Neden varım? Kafayı yemek üzereyim! Tanrım, çık göster artık kendini. Cevapla şu sorularımı."
Kendini yalnız hissetme tüm evren senin içinde.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
bana sorarsan kimse boş bir levha değildir ve herkes bilir ki kelimelerin anlamları değişebilir. ama senin adın içimde sekiz ayaklı değişmez bir evren, garipsenmiş eski bir mahalle sakini, kahrolası yazlık sinema biletleri! sen kucakla ve öp beni.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.