Səndə ey bülbül əgər seyri-gülüstan eşqi var
Bilki məndə, səndən artığ vəsli-canan eşqi var
Kimdi bülbül kim, bərəbər olsun əhli eşqinə
Kim subut eylər ki, bülbül`lərdə insan eşqi var
Gəl məne pərvanəyə, pərvəneye aşiq demə,
Onda şəm'in eşqi, məndə yare xuban eşqi var
SeyyidƏzim_Şirvani
İvan sergeyevic turgenyev'in 1848-1850 yılları arasında yazdığı 5 perdelik oyun ve okumaya değer bir kitaptır. Dönem rusya'da ahlaki gerekçelerle sansüre takılmış. Kitap evin hanımı (natalya petrovna), hanımının evlatlığı (vera aleksandrovna) ve hanımın oğlunun genç öğretmeni (aleksey nikolayeviç belyayev) natalyanın aşığı bir arkadaşı (rakitin) ve natalyanın kocası arasındaki dörtlü beşli aşk ilişkisini anlatıyor. Kitabı okudukça Natalya gibi karakterlerin çevrenizde var olduğunu göreceksiniz yok ise olmadığına şükredeceksiniz. Karmaşık kişilikler tahammülümü hep sıfıra indirmiştir. Turgenyev aşk gibi karmaşık bir duygusal davranışın basit bileşenlerini (üstünlük duygusu, kıskançlık, pişmanlık vs.) ortaya sermiş bu kitapta. Müthiş gözlem gücüyle çağdaşı dostoyevski gibi insan ruhunun röntgenini çekmiş. Turgenyev dünyanın en büyük beynine sahipmiş.. ama bir shakespeare olabilmiş mi? olamamış. Tolstoy ise Turgenyeve gıcık oluyormuş, bir gün içki sofrasında ileri geri konuşmuş birbirlerinin üzerine yürümüşler bu olaydan sonra da hiç görüşmemişler.. Tolstoy ne kadar sevmese de bence nihilizmi hiç olmadığı kadar derinleştiren bir yazar. Ayrıca dostoyevskinin en sevdiğim yazarlardan olduğunu incelemelerimden anlamışsınızdır ama yine de dostoyevski'nin edebi çevrelerde parlamakta olduğu dönemde onu "rus edebiyatının burnunda çıkan yeni bir sivilce" olarak nitelendiren Turgenyeve sevgimi kaybetmedim (: ne yaptin ey ivan, yıktın perdeyi eyledin viran...
İyi okumalar (:
Köyde Bir AyIvan Turgenyev · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021183 okunma
Kuzgun
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman? "
Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Örüyordu
İnsanlar kelimeler üzerinden düşünür, düşündükleriyle üretir, ürettikleriyle var olur. Filozof ‘dil varlığın evidir’ demiştir. Varlığın evi yani insanın kendi manasını fehmetme yolunda muhkem bir dayanak! Kelime ne kadar vasi olursa muhayyile o kadar zengin olur, çünkü zihindeki manaların cümlecikler halinde insanın dilinde her varoluşu bir
Zincirleme takip, huy herhalde bende.
Bir kitap okuyorum, ondan etkileniyor isem hemen yazarın hayatına, yaşadıklarına, okuduğu kitaplarına, dost edindiklerine, varsa filmlerine, tiyatrolarına elini attığı her işe kadar ciddi takip ediyorum.
"Kötü bir şey mi bu he, kötü bir şey mi?" :) (Kör Baykuş)
İspanya yolculuğu öncesi İspanya'da
"Azîz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen bir âlemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kâmil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce âlem, o denizde gark olup gitmiştir!"
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Her şekilde, her insan kendine özgü özellikleri olan bir varlıktır. Anlama tarzlarımız da, parmak izlerimiz, göz izlerimiz, fiziksel görünüşümüz ve yüz hatlarımız, yaşam enerjimizin yayılması ve bunu gibi şeyler kadar kişiseldir.