Belki ruhun mahrem ürperişlerinin kelimelerden ziyade sese, bakışlara ve tavırlara vurması, onlara düre(süre) içinde, lügat manalarına sığmayacak kadar sayısız yorumlanma imkanları veren serbest uzanışlarının, bakış veya tavır gibi hareketli ifade vasıtalarında canlı manalarının şartı haline gelen kımıldanışı ve düreyi bulabilmelerindendi.