Eylül

Hayalimizdeki çocuk yok, Rabbimizin bize emanet ettiği çocuk var. Biz müslüman bireyleriz ve bunu sadece zor durumlarda Rabbimize dua etmemiz gerektiğinde değil, yaşamın her alanında hatırlamak zorundayız..
Reklam
Çocuğu tanımak için okumak, araştırmak,bilgi edinmek zorundayız. Kitapla annelik babalık yapılmadığı gibi kitapsız da yapılmaz..
Cüneyd-i Bağdadî'ye göre bela, ariflerin yolunu aydınlatan bir meşaledir; ona göre müridler musibetle uyanır, gafiller onunla helâk olurlar. Âşık mâşuku için her türlü acıya ve sıkıntıya severek katlanır, hatta bundan manevi bir haz duyar.

Reader Follow Recommendations

See All
Belaların bir hikmeti, insanı geliştirmek, onu terakki ettirmek, arş-ı kemalatına onu ulaştırmak, kabiliyetlerini inkişaf ettirmek, kısacası eğitimdir. Ve bu eğitimin en önemli çıktıklarından biri, saklı yeteneklerin ortaya ortaya çıkmasıdır.
Musibetin her türü, ruh ve kalpteki ihtiyaçlar açısından gıda hükmündedir. Kim neye karşı ihtiyaç içerisindeyse, o konuda aç demektir.
Reklam
"Dünya bütün şaşaası ve parlaklığı ile cennetin yanında bir zindan hükmündedir.."
"Hayat, iman ve cihattır. Cihat ise herkesin zamanına ve kabiliyetine göre olacaktır. Mü'min kadının kimliği bellidir. Allah Teâlâ'nın, onu ne için yarattığı, ona hangi kabiliyetleri ihsan ettiği bellidir. Belli olmayan ise bizim isteklerimizdir. Çok şey istemiyoruz. İslam istiyoruz. Evi, sokağı,çarşısı,camisi İslam olan bir şehir istiyoruz. O şehirlerin ülkesini istiyoruz. Bunu anlayacak kadın ve erkek istiyoruz. Böyle olmak istiyoruz. Buna da cihat diyoruz. Bu kadar.."
"Şaşarım seven insan nasıl uyur? Âşıka her türlü uyku haramdır.." Şems-i Tebrizi
Yaşamak,'namazı müteakip' yaşamaktır; bâkîsi hüsran.
"Erkek için kadın bir ufuktur. Şekil ve sureti malum olan bir ufuk.. Bu zaviyeden bakıldığında kadın, bulunduğunda ya da o,erkeği bulduğunda aslında ortada bulunan bir şey yoktur. Sadece Allah'ı bulmaya memur olan insan bununla, bulmanın nasıl bir ameliye olduğunu öğrenir. O halde kadın, erkek; erkek de kadın için bulunan degil, neyin nasıl bulunacağını gösteren bir kilavuzdur. O kılavuza uyan kişi, kadının suretinin büyüleyici ufkundan, varoluşunun sahici ufkuna ulaşır. Kadını olması gerektiği şekilde tanıyan mümin, marifetullaha nail olur.."
Reklam
"Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi. Bir kimsenin ilmi, kendisini dinin yasaklarından menetmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.."
Ey insanlar! Fâni, kısa, faidesiz ömrünüzü; bâki, uzun, faideli, meyvedar yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır, Bâki-i Hakikî'nin yoluna sarfediniz. Çünki Bâki'ye müteveccih olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur. Madem her insan gayet şiddetli bir surette uzun bir ömür ister, bekaya âşıktır ve madem bu fâni ömrü, bâki ömre tebdil eden bir çare var ve manen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür. Elbette insaniyeti sukut etmemiş bir insan, o çareyi arayacak ve o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve tevfik-i hareket edecek. İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. "Lillah, livechillah, lieclillah" rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer. (Lem'alar 17.sh - Risale-i Nur)
Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir; lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem dâr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir; hastalıklar ve musibetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve herbir saati, birgün ibadet hükmüne getirdiğinden şekva değil, şükretmek gerektir. Evet ibadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfî. Müsbet kısmı malûmdur. Menfî kısmı ise, hastalıklar ve musibetlerle musibetzede za'fını ve aczini hissedip Rabb-ı Rahîmine ilticakârane teveccüh edip, onu düşünüp, ona yalvarıp hâlis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, hâlistir. Eğer sabretse, musibetin mükâfatını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur. Hattâ bir kısmı var ki, bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçer. Hattâ bir âhiret kardeşim, Muhacir Hâfız Ahmed isminde bir zâtın müdhiş bir hastalığına ziyade merak ettim. Kalbime ihtar edildi: "Onu tebrik et. Herbir dakikası birgün ibadet hükmüne geçiyor." Zâten o zât sabır içinde şükrediyordu. (Lem'alar 10.sh - Risale-i Nur)
Sayfa 11 - Envar
"Kimin için Allah var, ona her şey var. Ve kimin için yoksa ,her şey ona yoktur, hiçtir."
Sayfa 143 - Envar
Ey Fazlullah(a.s.m)! Rabbimiz Gayyûr sıfatı ile bizleri örttü.Yetmiş esmâsıyla sarıp sarmalayıp gül goncası eyledi.Her perdede bir esmâyı izhar ederek duygularımıza uzattı.Allah, kadını sevdi.Biz kadınların örtünmesi de bu sevgiye cevap vermekti.Örtü,Rabbim beni gayrdan kıskanıyor deyip "Ya Gayyûr!" demekti.Belki de örtünün kendisinde cihad sevabı vardı.Ondandır ki örtü her daim; "Ya GAYYÛR!" derdi.. Esmâü'l Hüsnâ: Gayyûr:Allah'ın kıskançlığı.