Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etseniz başınıza nelergelir? Yorumla değil, olguyla yanıtlayalım. Adalet Bakanlığı'nın Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nün 2018 sonu itibariyle açıkladığı verilere bakalım. Buna göre... Cumhurbaşkanı'na hakaretten dolayı açılan davalarda sanık sayısı; 12 Eylül darbesinin mimarı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in döneminde 340... 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 163... 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde bir önceki döneme göre yüzde 420 artış göstererek 848 oldu. 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk dört yıllık görev süresinde ise ilgili davalardaki toplam sanık sayısı, Gül dönemine göre yaklaşık 19,5 kat artarak (yüzde 2052 ar tış) 17.406'ya yükseldi. Peki... Erdoğan'a toz kondurmayan yargı sistemi, bu ülkenin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk için de bu kadar hassas mı? Soru yanıttır aslında.
Sayfa 271Kitabı okudu
Adalet Bakanlığı'nın Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nün 2018 sonu itibariyle açıkladığı verilere bakalım. Buna göre... Cumhurbaşkanı'na hakaretten dolayı açılan davalarda sanık sayısı; 12 Eylül darbesinin mimarı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in döneminde 340... 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 163... 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde bir önceki döneme göre yüzde 420 artış göstererek 848 oldu. 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk dört yıllık görev süresinde ise ilgili davalardaki toplam sanık sayısı, Gül dönemine göre yaklaşık 19,5 kat artarak (yüzde 2052 artış) 17.406'ya yükseldi. Peki... Erdoğan'a toz kondurmayan yargı sistemi, bu ülkenin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk için de bu kadar hassas mı? Soru yanıttır aslında.
Sayfa 271 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 3. BaskıKitabı okudu
Reklam
Şimdi de MEB koltuğunda oturuyor
Cumhurbaşkanlığı sisteminde devlet aklı ve ciddiyetinin, liyakatin yerini kişisel sadakat alınca kişiye özel yasal düzenlemeler başlamıştır. Örneğin 2547 Sayılı Kanun'un 13. Madde'si gereği rektör olarak atanabilmek için “en az üç yıl profesörlük” şartı aranmaktadır. 2 Temmuz 2018'de çıkarılan 703 sayılı KHK ile bu şart kaldırılmış, 14 Temmuz 2018'de Nuri Aydın, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa rektörlüğüne atanmıştır. 15 Temmuz'da 4 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile tekrar rektör olmak için üç yıl profesörlük yapma şartı getirilmiştir. İki ay sonra 13 Eylül 2018'de 30534 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile üç yıl profesör olma şartı kaldırılmış, 14 Eylül'de iki haftalık profesör olan Yusuf Tekin, Hacıbayram Üniversitesi rektörlüğüne atanmıştır.
3 MAYIS HADİSESİNİN GELİŞMELERİ Atsız, mahkeme kapısından çıkarken tutuklanmış ve İstanbul'a götürülmüştür. Zanlılar Sansaryan Han'ında bulunan Emniyet Müdürlüğü'nde tutulmuşlardır. Toplu tutuklamalar kamuoyuna 18 Mayıs tarihinde açıklanmış, 19 Mayıs tarihli gazetelerde haber olarak çıkmıştır. Cumhurbaşkanı 19 Mayıs vesilesiyle
Başka bir Türkeş projesi olan Türk Kültür Dernekleri, sonradan MİT Hukuk Dairesi'nde de görev yapacak olan Şahap Homriş başkanlığında 18 Ağustos 1960'ta kurulmuştur. Homriş'in oğlu ve istihbaratçı Hamit Homriş'le Türkeş'in kızı Selcen Türkeş'in sonradan evlenecek olması, Şahap Homriş'in 12 Eylül'deki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) davasında
Şunu akıldan çıkarmayalım; insanlar hayatları boyunca ne kadar yaşamış olurlarsa olsunlar, hangi ortamda bulunursa bulunsunlar, insanlar iyileşme sürecinin uzağına düştüklerinde iyilikten de kopmuş olurlar. Yani hâlâ iyileşmekte değilse bir insan, artık iyi değildir. Bir insan için, "Ben bu kadar iyiyim, yeter." diye şey yoktur. Kim ki iyileşme sürecinin hitama erdiğini düşünmektedir, artık o iyi değildir. "Çok iyi çocuk, buna bu kadar iyilik yeter." diyemeyiz bir insan için. Türkiye'de de toplum olarak biz bu noktayı bıraktık. Biz 12 Eylül 80 sabahına kadar şöyle veya böyle, "Hâlâ iyileşme ile meşgul olunabilinir." fikrini kabul eden bir toplumduk. İnsanlar, bu hep böyle gitmeyecek, bu daha iyiye gidecek diye 12 Eylül 1980'e kadar düşündüler, bu tarihten sonra bu terkedildi. Biz yaşadığımız için biliyoruz, 12 Eylül 1980'den sonra şans oyunlarında bir patlama oldu. Bu ne demektir? İnsanlar artık çalışarak hiçbir şey yapamayacaklarını, bundan sonra ya piyango vurursa ya da gasp edebilirlerse bir şeyler yapabileceklerini düşünmeye başladılar. Aynı şekilde 12 Eylül'den sonra fuhuş, kumar, kaçakçılık inanilmaz boyutlara vardı, bu Türkiye'de bu tarihten önce yoktu. #İsmetÖzel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstikâl Yürüyüşü TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. Baskı, syf: 292
Sayfa 292 - TİYO Yayıncılık, Ocak 2018, 2. BaskıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Belki göz ucuyla...
Anasayfa NO! Tehlikeli Oyunlar’dan 20 alıntı Tehlikeli Oyunlar’dan 20 alıntı Yazan Hüseyin Çoban17 Eylül 2018 Paylaş: Oğuz Atay, kimine göre hislerimizin yazarı, kimine göre de anlaşılmayan bir yazar. Belki kimse Atay’ı çok tanımıyordu, zaten o da herkesin onu anlamasını, tanımasını istemiyordu. Postmodern edebiyatın önde gelen isimlerinden biriydi, yazdığı romanlarla çok seveni oldu. Romanlardaki cümleler yıllarca paylaşıldı. Kimisi ezberledi, kimisi kitabının baş ucuna yazdı. Kanımca Oğuz Atay hislerin tercümanıydı. Türk edebiyatının anlaşılmaz yazarıydı. Şimdi sizlere Tehlikeli Oyunlar romanından 20 alıntı ile sizleri Oğuz Atay ile baş başa bırakıyoruz;   1-  “Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.” 2-  “Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım
Elza Kungayeva ve Salman Raduyev'in şehit edilmeleri
En ünlü Federal dava, Rus Savunma Bakanlığının 160. Tank Alayının komutanı olan Albay Budanovun davasıydı. Budanov, Putinin Devlet Başkanı seçildiği gün olan 26 Mart 2000 tarihinde, anne ve babasıyla, eteklerinde Budanovun alayının geçici olarak konuşlanmış olduğu Tangi-Çu köyünde yaşayan, on sekiz yaşında bir Çeçen kızı olan Elza Kungayevayı
2018'deki kur saldırısının ardından, eylül-ekim aylarında bir özel bankamızın bankacılık teamüllerine aykırı şekilde yüklü miktarda Türkiye CDS'i satın aldığını, bunun neticesinde ülke risk primimizi 80-100 kadar yukarı taşıdığını, yani ekonominin tüm paydaşlarının yurt dışından döviz borçlanma maliyetini 100 baz puan artırdığını tespit ettik. Yine bazı bankalarımızın, dövizini satıp TL'ye geçmeyi düşünen müşterilerini caydırmaya çalıştığını ya da müşterilerine TL'den dövize geçmeyi telkin ettiğini gördük. Ayrıca, dövizin kıt olduğu dönemlerde, bazı bankalarımızın ihtiyacın 2-3 katı kadar dövizi yurt dışı muhabir bankalarda tuttuğunu, daha iyi nemalandırma imkanı olmasına rağmen ısrarla bu dövizi ülkeye getirmediğini gördük.
Sayfa 211Kitabı okudu
12 Eylül 1980 darbesinden sonra bir aşı kampanyası yapıldı. Ve Türkiye Birleşmiş Milletler'den bu konuda övgü aldı. O sırada aşılanan çocuklar şu anda 30 yaşına geldiler. Acaba ne oldu biliyor muyuz? Daha mi sağlıklı oldu Türkiye? O çocuklar bir önceki nesilden daha mı dirençli? Yoksa tam tersi mi? Acaba o așıların Türk toplumuna tesiri ne oldu? Bunu biliyor muyuz? Bunu düşünen, söyleyen insan çıktı mı? "Bu memleket yaşayacak, bu memleketi batıramazsınız!" diyen kim var? | İsmet Özel, Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklâl Yürüyüşü, Tiyo Kitap, 2. Baskı: Ocak 2018, s. 412.
Sayfa 412 - TİYO Yayınları, 2. Baskı: Ocak 2018Kitabı yarım bıraktı
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.