Osamu Dazai nin son eseri bu kitap onun otobiyografisi niteliğinde. Yazar birkaç kez intihar girişiminde bulunmuş ancak başarısız olmuş. En son bu eserini yazdıktan sonra intiharı başarılı olmuş. Kitapta romanın sonlarında bu anlatılanların notlar halinde bulunduğu söyleniyor. Yazar da bu eserini hayattayken yayımlatmayıp öldükten sonra yayımlanıyor.
Romanın içeriğine gelecek olursak yazarın çocukluğundan başlayıp nasıl bir duygusal çatışma yaşadığını nasıl bir babaya ve aileye sahip olduğunu, insanlara olan güvensizliğini ve bunu espirili tavırlarla gizlediğini anlatarak başlıyor. Daha sonraki yıllarda da espiriye vurma savunmasıyla herkesi güldürme çabası devam ederken kendi iç dünyasında karamsarlık ve çatışmalar yaşıyor.
Tutarsız ve karamsar yaşamında başına bir sürü iş açıyor ve intihara meyilli bir yaşamın sonunda tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi romanında da intihar ediyor.
Keyifli okumalar :)
“Hayatı küçüktü, dardı ama kendi elindeydi. İçli dışlı olunca insanlar hayatını elinden alıyorlardı. O zamandan beri uzak durmaya çalışıyordu insanlardan.”
Toplumun, insanların, boş konuşma ve herkesin hayatına karışabilmesi, dayatmaları, geçim derdi ve çıkarlar üzerine kurulan komşuluk samimiyetleri gibi bir çok mahalle kültürüne eleştirel bir bakışla kaleme alınmış okuyucuyu hemen içine çekip bir solukta okunan çok beğendiğim bir eser.
Kuru kız’ın dramatik hikayesi bize hemen onu sevdiriyor. Bir yandan ailesindeki kayıplar diğer yandan ailesi için kendini hep geri plana atması bir gün yalnız kaldığında hayatının akıp geçtiği gerçeğini ona gösteriyor. Ancak hayatta tek başına kaldığında sonunda kendi olduğunu ve artık sıranın sadece kendi yapmak istediklerine geldiğini anladığında içinde hüzünle birlikte bir heyecan da açığa çıkıyor ve sonunda kendi için bir yola çıkıyor.
Kuru kız her zaman önemsiz, silik olduğu için adından hiç bahsedilmiyor hayatı da kendi de kuru bir kız olarak geçiyor.
Kitap kuru kızın hayalini gerçekleştirdiği yerden başlıyor ve bize de hiçbir şey için geç olmadığını, insanın isterse hayallerinin peşinden gidebileceğini ve insanların ne dediğini asla kendimizden daha çok önemsemememizi hatta ailemiz bile olsa kendimizi de unutmamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Ben büyük bir keyifle okudum size de keyifli okumalar :)
Parça parça bu ömrümü
Verdiysem en güzeline feda ettim
Kırık, dökük bu kalbimi
Ettiysem en özeline heba ettim
Ağlamadan, sızlamadan
Gittimse en büyüğüne veda ettim
Utanmadım söylemeye
Hakkımı en değenine helal ettim 🎶