Her sayfasının altını çizmişim zamanında, kitabın içi turuncu bir gazlı kalemin girdabına düşmüş, her sayfayı boya kağıdına bulamaşım resmen. Kütüphanede görmeyeyim diye arkalara atsam dahi, onun kelimelerinin gücünden ve büyüsünden asla kurtulamadım. Bu yüzden herkesin her satırını çizebilecegi bir kitabın dünyanın bir yerlerinde yazıldığına inanmaya, ta 19 yaşımda bu kitabın her yerini defalarca kez çizmekle meşgulken başlamıştım. Içimde birşeyler vardı o zamanlar sayfaları çizmiyordum sanki bildiğin deşiyordum az evvel elime alıp bakınca yıllar sonra eski bir acıyı, eski bir ben'i hatırladım. Geçti dedim sonra.
Baştan dürüstçe söyleyeyim, bu kitabın her satırı insanı acıtır, bu kitap insana iyi gelecek bir kitap değildir. Insanı döver. Ama eğer karşı koyamayacağınız bir melankolinin güzelliğine inanıyorsanız benim gibi, sizi şair bile yapabilir. Bana bir bakıma iyi de gelmişti, zamanında bütün sinirimi kitabın sayfalarından çıkarmıştım çünkü. Bakınca kitabın haline acıdım. Ama acımı benden alıp gitmişti, içindeki acının varlığı bana benim acımın küçüklüğünü göstermişti. Teşekkür ediyorum Pessoa'ya. Ve hissetmenin hangi renk olduğunu ona nazaran ben biliyor gibiyim.