Salahaddin gerçekten cömert, halîm, mütevazı bir sultan idi. Ulemâya, salihlere, fukaraya muhabbet besler, tefsir ve hadis dinlerdi. Anlatıldığına göre Frenkler Kudüs-i Şerîf'i istila edip dört yüz doksan iki yılında ele geçirmişlerdi. Kudüs doksan bir yıl boyunca onların elinde kaldı. Daha sonra Salahaddin b. Eyyüb Yüce Allah'a güvenip işini O'na tevdi eyleyerek altmış bin süvariyle birlikte Kudüs üzerine yürüdü. Kudüs'ü muhasara etti ve kâfirlere aman vermedi. Yapılan savaşta kan gövdeyi götürdü. Onların nasıl savaştıklarını gören Allah'ın düşmanlarını bir korku aldı. Emân talep edip mübarek Receb ayının yirmi yedisi Cuma günü şehri teslim ettiler. Bu günün gecesi Kur'ân-ı Kerîm'de kendisine işaret edilen Miraç gecesi idi. Bu gerçekten muazzam bir tevâfuktu. Fetih günü beş yüz seksen üç yılı idi. [Bize] İslâm dinini bahşetmesinden] dolayı yüce Allah'a hamd olsun! Salahaddin, Dımaşk'ta beş yüz seksen dokuz yılında vefat etti. Emirliği yirmi dört yıl sürdü.
Sayfa 194
Orta Çağ İslâm devletleri arasında değerli metallerin dolaşımda olmadığı farklı para sistemi denemeleri de olmuştu. Özellikle 12. ve 13. yüzyılda İran ve Doğu Anadolu bölgesinde kurulan hanedanlıklar, bakır ve bronz para uygulamalarında başarı sağlamışlardı. Fakat 1214-15’te Eyyûbî hanedanından Sultan Âdil, Suriye bölgesinde benzeri bir uygulamaya giriştiğinde aynı başarıyı yakalayamayacaktı.
Reklam
padişah cülusundan genellikle 2 ila 7 gün sonra uygun göreceği bir gün sabah namazı sonrasında Eyüb'e giderek Eyüp Sultan'ın türbesi'nde kılıç kuşanırdı.
6. Menkıbe
Bir zamanlar Eyyüb bin Hasan isminde bir tüccâr vardı. Bir padişaha kumaş ve mal satmak için huzūruna varmıştı. Tesadüf o sırada padişah, Hazret-i Ebû Bekir, Ömer ve Osman (radıyal- lahü anhüm) hakkında yakışmıyan sözlerde bulunuyordu. Bu sözler tüccāra ağır gelip akla ve dine uygun olmayınca padişaha nasihat et- mek istedi. Fakat üç büyük halifeye yakışmıyan sözler söyleyen zâ- limlerden hayır gelmez, nasihata kalkarsam belki beni öldürtebilir diye düşündü. İşlerini görüp gitti. O gece Resûlullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) rüyasında gördü. Padişah da huzūrlarında idi. Resûl-i Ekrem tüccara iltifat buyurup: Benim Ashâbıma yakışmıyan sözlerde bulunan bu mu- dur? diye padişahı gösterdi. Tüccâr: Evet budur Yâ Resûlallah, dedi. Sultân-ı Kâinât: Bunu öldür! diye emir buyurdu. Tüccâr: - Yanımda onu öldürecek bir şey yok, dedi. Server-i âlem, (tüc- cârın eline bir bıçak verip) bununla öldür! buyurdu. Tüccâr: (Emre uyarak bıçağı padişahın boğazına sürüp öldürdü. Son- ra uykudan uyandı. Rüyasını padişaha anlatmağa gitti. Sarayın kapı- sına varınca ağlama ve feryâd sesleri işitti.) Ne oldu? diye sordu. Bu gece pâdişahı yatağında öldürmüşler, diye cevab verdiler.
Eyüp Sultan Camii'nin İlk Bânîsi:Fatih Sultan Mehmed Han
Kostantiniyye'nin fethinin hemen akabinde ni'me'l-emir Fatih Sultan Mehmed Han, bu şehirde medfun Ashab-ı Kiram hazarâtının nurlu kabirlerinin tespitini arzu eder. Bunun için öncelikle Müslümanların ilk İstanbul kuşatmasında şehit olduğu bütün kaynaklarda sabit olan Sahabe-i Kiram'dan Mihmandâr-1 Resûl, Alemdar-1 Cenâb-ı Resûl-i Bârî namıyla meşhur Halid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri'nin kabrinin bulunması için ni'me'l- ceyşin en büyüklerinden, âlim, fâzıl ve hekim olan hocası Şeyh Akşemseddin Hazretleri'ne müracaat eder. Bunun üzerine Akşemseddin Hazretleri, keşif ve kerametiyle Ebû Eyyûb el- Ensârî'nin (r.a.) kabrinin yerini bulur.
H. 51 tarihinde İstanbul'u kuşatma altına alan orduda 33 sahabe bulunuyordu, surlar önünde sekizi şehid olmuş, Ebu Eyyub Ensari Halid b. Zeyd ise bunlardan biriydi.
Reklam
Geri135
360 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.