Eyyyy, eyyy ki eyyy!
...öyle güzel yalanlardı ki...gerçekler yanında hiç kalır!
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
II. Abdülhamid hakkında Mahmud Şevket Paşa'nın konuşması.
“Kardaşlar, Yüzbinlerce şühedanın kanı pahasına kazanılan meşrutiyetimizi mahvedip yerine yine istibdatı ikame etmek üzere İstanbul’da, o köhne Bizans’ın Yıldız burcunda ikamet eden baykuş, insan kanı emmekten, öksüz yetimlere gözyaşı döktürmekten mütezelli olan haris, 600 senelik muhteşem, muzaffer bir milletin tarihini, ecdadın namusunu lekeleyen o insan kıyafetindeki canavar, İstanbul’da avcı taburlarını iğfal ettirmişti, para mukabilinde namuslarını satan o alçaklar da sair muti askerleri cebren ve kal’an isyanlara iştirak ettirmişler. Orada ne kadar hamiyetli kardaşlar, ne kadar genç mektepli zabitler varsa cümlesi birer suret-i feciyede şehit ediliyorlar. İşte, bu şühedanın içinde Asar-ı Tevfik zırhlısı kapudanı Ali Kabuli Bey de var. İstanbul’un erbabı namusu pencerelerden bile bakmaya cesaret edemiyorlar. Makarr-ı hilafet kan ağlıyor. Payitaht bizden, ordudan, imdat bekliyor. Vatan gidiyor, millet mahvoluyor. Ne duruyoruz? Bizde cesaret, bizde hamiyyet yok mu? İşte ben, tekmil servetimi ordunun masarrıf-i iftihariyyesine hayatımı, hayatımı da vatana feda ediyorum. Hürriyetin istihsali için benimle beraber İstanbul’a gidecek içimizde çok kahraman var. Paşa, kumandan hepimiz gideceğiz. Cümlemiz sana diren olacağız. Kanımımzın son damlasını vatanın, Meşrutiyet’in istihsali için dökmekten, bu uğurda güle güle can vermekten ictinap eden içimizde bir kişi yoktur. Hepimiz hazırız, emrinize muntazırız. Öyleyse ordu marşı çalarak eyyyy…”
Akıl Fikir Yayınları
Reklam
Eeeey egemenler! Eeey zalimler! Eeey vatanperverler! Eyyyy kurtlar sofrasında dişine kan dokunanlar! Ahmet Kaya öldü! Gözünüz aydın, vatan kurtuldu bölünmekten! Mübarek olsun kurbanınız!
Eyyyy Aşk!..
Anladım, aşk gözde değil ruhta, kelâmda değil sükûttaymış.
Sayfa 57 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Hani yaylam hani senin ezelin, ezelin eyyyy..
İstersen bir türkü söyle şöyle yiğit türkülerinden yurdunun
Sayfa 56 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Eyyyy vegan!!! Titre ve kendine gel!
Topal Karaca temsile/tasavvura şu örneği verir: Burada ne görüyorsun, dostum? Sıradan eski bir tencere, isli paslı. Eski odun sobasında ateşin üstünde duruyor, ve su kaynıyor, beyaz buharlar tavana yükselirken tencerenin kapağı fıkırdıyor. Tencerenin içinde kaynayan su, yağlı ve kemikli et parçaları ve çokça patates var. Şu eski tencere, bir mesajı varmış gibi görünmüyor ve tahmin ediyorum bir nebze olsun düşünmedin onu. Tabii, güzel bir yemek kokusu ve sana aç olduğunu hatırlatması dışında. Belki bunun köpek eti olduğundan kuşkulanıyorsun. Pekâlâ, endişeye gerek yok. Özel bir tören için semiz bir köpek değil pişen, sadece sığır eti. Sıradan, hergünkü gibi bir yemek işte. Ama ben bir Kızılderiliyim. Sıradan, gündelik şeyleri bu tencere gibi düşünürüm ben. Kaynayan su yağmur bulutlarından gelir. Gökyüzünü temsil eder o. Ateş bizi, bütün insanları, hayvanları ve ağaçları ısıtan güneşten gelir. Et biz yaşayabilelim diye kendilerini kurban cden dört ayaklı yaratıklar, hayvan kardeşlerimizin yerini tutar. Buhar can veren soluktur...
Reklam
85 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.