Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ezgi Aladağ

Ezgi Aladağ
@ezgialadagg
Üniversite
Kocaeli
16 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
Durup dururken, nedensizce, tüm bağlarından silkinivermiş, köklerini kendi kendine sökmüş, kendi iradesiyle toprağından kopmuş bir ağaca benziyorum. Ya devrileceğim ya da beklenmedik bir şekilde kanatlanıp uçacağım.
Sayfa 26 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kimin kim olduğuna önem veren bu dünyanın kimseye önem vermemesi üzerine düşünmeye başladığımız anda her şeyin altüst olacağını bildiğimizden olsa gerek, hiçbirimiz gerçekten kim olduğumuzun peşine düşmüyoruz.
Sayfa 17 - can yayınlarıKitabı okudu
"Nasıl her şeye bu kadar kolay ikna oluyorsunuz? Anlamadığınız fikirlere tu­tunuyorsunuz, tanrılara yalvarıyorsunuz, birbirinize sonsuz aşk yeminleri ediyorsunuz... Sonra tüm inançlarınız yerle bir ol­duğunda, hiçbir şey değişmemiş gibi yolunuza devam ediyor­sunuz. Bir de utanmadan buna gelişme deyip aslında hiçbir şeyden ders almıyorsunuz. Sözlerinizin, inançlarınızın kendi gözünüzde bile hiçbir hükmü, değeri yok aslında. Şu ya da bu yol fark etmiyor sizin için; yeter ki sefil varlığınızı manalı kı­lacak bir yalan olsun hayatınızda. Ve her zaman söyleyecek ne kadar çok sözünüz var!"
Sayfa 164 - alfa edebiyatKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İnsanlar hayatlarını hep bir cevap arayarak geçirirler," dedi İskender Doğan. "Oysa çoğunun, sorunun ne olduğu konusunda hiçbir fikri yoktur."
Sayfa 135 - alfa edebiyatKitabı okudu
"Elinde çekiçten başka bir şey olmayan insan, her şeyi çivi olarak görür."
Sayfa 125 - alfa edebiyatKitabı okudu
Reklam
Sevmek ne kadar çok çaba gerektirmekteydi ve buna karşılık nefret için neredeyse hiçbir şeye ihtiyaç yoktu.
Sayfa 52 - alfa edebiyatKitabı okudu
Artık sevmeyen kadının gözlerini hemen tanırsınız. Denizi yırtan bıçak gibidir.
Sayfa 40 - alfa edebiyatKitabı okudu
Eh, neticede olgunluk dediğin, hayatı daha fazla acıyla kabullenebilme yetisi değil midir?
Sayfa 14 - alfa kitapKitabı okudu
Çünkü bu aşkın, bu sevdanın üstünden kış geçiyor, bahar geçiyor, yaz geçiyor, ömür geçiyor lakin kalbimdeki yara geçmiyor, geçemiyordu.
Sayfa 8 - alfa kitapKitabı okudu
Babama katlanmak için büyük bir azize, hatta neredeyse bir melek olmak gerektiğini biliyordu.
Reklam
Babamın defnedildiği gün, hava kötüydü. Herkes üzgündü, özellikle de müşterileri. Aralarından birçoğu ağlıyordu. Biz, ailesi, ağlamıyorduk. Müşterileri olma şansımız olmamıştı.
Mutluluk çok kolaydı. Babamın iyi davranması yetiyor, böylece annem mutlu oluyordu ve biz çocuklar da onunla birlikte mutlu oluyorduk.
Üzgündüm, babamın ölmüş olmasından dolayı değil de, hayatının sonuna kadar içmiş olmasından dolayı. Ben, bir gün içmeyi bırakacağını, paramızın olacağını, annemin artık çalışmak zorunda kalmayacağını, diğerleri gibi normal bir hayatımızın olabileceğini sanıyordum. O gün, bunun asla olamayacağını anladım.
Babam da küçükken şeytana ve tahriklerine sırt dönmüştü, ama sanırım şeytan babama hiç sırtını dönmemişti.
"Aksiliklerin başladığı o mayıs gününden beri kendimde açıkça, gitgide artan bir dermansızlık hissediyordum. Kendimi istediğim gibi çekip çeviremeyecek kadar bitkindim adeta. Ufak ve zararlı bir sürü hayvan içime dolmuş, beni oyup boşaltmıştı."
Sayfa 22 - varlık yayınlarıKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.