Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Savaş bu, çekecek içine; tüm huzurlu insanları. Aldırış etmemeyi, zorluk çıkarmayı kıracak; öfkesine yenik düşen insanları ezecek. Nefret demir parmaklıkları donatacak; tadı tuzu kaçmış bedenlere acımasız bir taarruz esecek. Silahlanacak tüm hakkı yenilmişler, ezilmişler, sindirilmişler; çıkacak bu yangında, yanacak yer beğenecek herkes. Seni, beni yiyip bitiren toprak; acelesini gösteremeyecek bu günlerde, ezileceğiz karanlık bulvarlarda. Çıldıracağız acı tüten sokaklarda, yalpalayarak düşeceğiz elimiz, kolumuz kopmuşken yere sabitlenmiş bombalara; parçalanacağız, kan doğuracak topraklar, ağıt yakmaya fırsat bulamayacak anneler. Dağılıp gideceğiz, savrulup gideceğiz, ardımızdan ağlayacak bir çift göz bile kalmayacak. Biz kimiz, bizler savaşları seven, ayrılıkları seven, insanlığı unutan; iki yüzlüleriz. Nasıl düşünürüz iyi ölümleri!'' Z.a
kaybola
Sana her zaman söylüyorum, senin yüzünden gülmek var Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa Bir çiçek geliyorsun yeraltı çevresinden Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklara Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor Omuzundan yukarıya üç kişi Deli ediyor onları saçlarında Bir karanfil çok Bir karanfil azala azala. En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya Yapılan bir şeydir şiir; yuvarlak, kırmızı, geniş En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor Gözlerinden içeriye üç kişi Deli ediyor onları mısralarında Bir karanfil az Bir karanfil çoğala çoğala.
Reklam
kaybola
Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor Omzundan yukarıya üç polis Deli ediyor onları saçlarında Bir karanfil çok Bir karanfil azala. En saklı yerlerinden en güzelliğin
Yetişir kendimize acıdığımız Bir topraktan bir toprağa Nehir nehir boşalan Ezilmişler, suçsuzlar Yetişir kendimize acıdığımız Affetmeyecek bizi bir gün Çocuklarımız.
kaybola
Sana her zaman söyleyorum, senin yüzünde gülmek var Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor Omzundan yukarıya üç kişi Deli ediyor onları saçlarında Bir karanfil çok Bir karanfil azala azala. En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya Yapılan bir şeydir şiir; yuvarlak, kırmızı, geniş En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor Gözlerinden içeriye üç kişi Deli ediyor onları mısralarımda Bir karanfil az Bir karanfil çoğala çoğala.
biraları arka arkaya içiyorum, sabahın karanlık erken saatleri ve hepimizin varlığını kutluyorum dünya denen bu bok topunun bütün sakinlerinin şerefine içiyorum. size, her birinize, tek tek, sizinle gurur duyduğumu söylüyorum, her sabah bir kez daha buluşmak üzere yataktan kalktığınızda gırtlaklarınızı kesmediğiniz için. tabii ki bazıları kesip oyundan çıkarlar ve bizi kokuşmuş bir güz sonrasında ezilmişler, kısmen katledilmişler, kifayetsizler, deliler, alçaklar ve kitlelerle başbaşa bırakırlar.
Reklam
Bir şiir molası/Edip Cansever-Kaybola
Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor Omzundan yukarıya üç polis Deli ediyor onları saçlarında Bir karanfil çok Bir karanfil azala. En saklı yerlerinden en güzelliğin
Ayrıcalıklı kişilerin ezilmisler karşısında kendilerini bagislatmak için omuzlarında hissettikleri kaygılar, aslında ayricalikli kişilerin ayricalikli kanunların koruyabilme kaygisindadir.
Sayfa 51
Ama bir gün bir anlığına da olsa istediği bir şeyi gördü: edebiyatla ilgilenen Bay Raimundo'nun masasında bıraktığı bir kitaptı bu. Adı Ezilmişler ve Aşağılanmışlar'dı. Düşüncelere daldı. Belki de ilk kez, kendini bir sınıfa ait olarak tanımlıyordu. Düşündü, düşündü, düşündü! Aslında kimsenin onu ezmediğine karar verdi, her şey zaten öyle olduğu için öyle oluyordu, mücadele mümkün değildi, ne için mücadele edilecekti ki?
Görüldüğü gibi, din kurumu her zaman ve her yerde güçlülerin yanındadır. Bu dünyadan umutlarını kesmiş bulunan ezilmişler, onun öbür dünya vaatlerine dört elle sarılmışlardır. Ne var ki bu oyalanma da yetmiyor, ara sıra canları boğazlarına gelip başkaldırıyorlar. Oyalamanın bir başka yolu dinleri çeşitlendirip, bu çeşitli dinleri de küçük ayrıntılarla çeşitli mezheplere ayırarak, ezilmişleri birbirlerine saldırtmaktır.
Reklam
Adalet isteği yüzyıllar boyunca devrim tutkusunu haklı çıkaran tek istek değildir, devrim aynı zamanda herkese karşı bir acılı dostluk gereğine dayanır, hele ve her şeyden önce düşman bir gök altında. Adalet için ölenler, bütün çağlarda birbirlerine kardeş demişlerdir. Şiddet, hepsi için, ezilmişler topluluğu yararına, düşmana yöneltilir. Ama devrim tek değerse, her şeyi ister hatta hafiyeliği, dolayısıyla dostluğun kurban edilmesini bile. Bundan böyle şiddet, soyut bir düşünce yararına, dost düşman demeden herkese yönelecektir. Devrimin kurtarmak istediği şeyden bile önce gelmesi, şimdiye dek bozgunların yüzünü değiştiren dostluğun feda edilmesi ve şimdilik görünmeyen bir utku gününe bırakılması gerektiğinin söylenebilmesi için, cinlilerin saltanat gününü beklemek gerekmiştir.
En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya Yapılan bir şeydir şiir, yuvarlak, kırmızı, geniş En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor Gözlerinden içeriye üç polis Deli ediyor onları mısralarımda Bir karanfil az Bir karanfil çoğala çoğala.
Edip Cansever
Edip Cansever
Tarihin geniş tabakaları boyunca susturulan, küçük görülen, mal statüsünde kabul edilen ezilmişler, esirler, kadınlar, mazlumlar haysiyetsizliğin kara cehenneminde dillerinden koparılırlar. Haysiyetleri tanınıp iade-i itibar yapılsa dahi, yeniden bir dil kazanmaları için nesiller gerekir.
Sayfa 153Kitabı okudu
İnsanlar özünde kötü değillerdir, alçak, sefil değillerdir, ezilmişler. Acı çekmişler ihtiyaçlardan, ağır işlerden, saygı duyulmamaktan, küçük görülmekten hep. Ruhları kötülükle dolu ve kendilerinden zayıf olan herkese bu kötülüğü kusmaya hazırlar.
317 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.