Geçen sene bugün deprem bölgesinde insanlar son günlerine uyandı. Son pazar günü kahvaltısını yapıp, son pazar kahvelerini içtiler. Son kez televizyon izlediler. Son kez kar yağışını izlediler bir gün sonra kıyamet sahnelerinin yaşanacağı caddelerde. Son kez mesajlastılar ya da telefonda konuştular. Takip ettikleri dizilerin kendileri adına son bölümünü izlediler. Son öğle ve son akşam yemeklerini yediler. İnananlar son namazlarını kıldılar. Evlatlar ana babalarına, ana babalar evlatlarına son kez dokundular. Son kez sıcak yataklarına girdiler.
Son kez rüya gördüler. Son kez yeniden uyandılar. Sonra bir gürültü koptu, bir sallantı. Evin altından vuruyordu deprem, bitmeyecek gibiydi sanki. Kiminin evi depremin daha başında yerle yeksan oldu. Kimi o an öldü kimi uzun sürecek bir karanlığa mahkum oldu. Kimi için büyük bir eziyet başladı. Kimi çıkabildi binasindan, evlatlarını alabildi yanına, kimi çıkamadı evinden. Kimi ses duydu, kimi son sesini çıkardı.
Karanlık genel rengiydi ortalığın. Sesler geliyordu yağan karla birlikte. Çığlıklar, inlemeler... Nereye dönmek gerekirdi bilemedi insanlar nereye yardım etmeli karar veremedi. Çöktü çoğu insan bir bina gibi.