Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ezra Aydın

Ezra Aydın
@ezraydin
Kaşları kendinden evvel tutuşan kadın. instagram.com/ezraydn
İstanbul
48 okur puanı
Eylül 2015 tarihinde katıldı
Otuz yıl önce gördüğüm dikenli, yabani otları kaldırım kenarlarında, boş arsalarda yeniden gördüm. Bir an kırış kırış Boyunlu kaplumbağa ile karşılaşmak ve ona bakım zaman ve hayat hakkında düşüncelere dalmak istedim. "Bak otuz yılda neler oldu!" derdi kaplumbağa. " Senin için bütün bir saçma ömür. Benim içinse farkına bile varmadığım bir zaman parçası."
Sayfa 159 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir sanat eserinden zevk almakla ona hayranlık duymak aynı şey değildir. Hayran olmadığınız kitaplardan keyif alabilir ve keyif aldığınız kitaplara hayran olmayabilirsiniz.
Sayfa 202Kitabı okudu
Edebiyat, etrafı dalkavuklarla çevrili sonsuz güçlü bir hükümdar gibi hatalı olamayacağınız bir yerdir.
Sayfa 134Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Serserilik saygınlıktan daha caziptir her zaman. Viktorya dönemi orta sınıfı normalliği tutumluluk, sağduyu, sabır, iffet, Uysal'ın, özdisiplin ve çalışanlık şeklinde tanımladığından beri, bütün eğlencenin şeytana kalacağı belliydi.
Zincirlerinden kurtulmuş bir zihni sahip olmakla, insanın kendi erosion içinde başkalarından kopması arasında ince bir çizgi var. Kişinin kendi duvarları arasında fazla uzun süre kalması bir çeşit delilikle sonuçlanır. Samuel Johnson'un yaşamının da akla getirdiği gibi, "karakterler" bu deliliğin yakınında durur. Büyüleyici, u cubed en yalnızca bir adım uzaktadır.
Reklam
Bana acıdığı ayan beyan ortadaydı. Hayatımın son bir iki yılına kadar acınası olmanın nasıl utanç verici bir şey olduğunu fark etmemiştim.
Sayfa 50 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Tek düşünebildiğim, büyükbabaların makinelerin alçak sesli uğultuları içinde, yataklarında ölmeleri gerektiğiydi.
Sayfa 38 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Yalnızca tanrıların cezası ahmaklar haritalara çizilmiş sınırlar uğruna can verebilirler.
Sayfa 468 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Beni iyi dinle. Liyakatin ve sadakatin tek başlarına hayattaki konumunu korumaya yeteceği bir hiyerarşide büyüdüğümü sanıyordum." diye fısıldadı kadın. "Bir bağlılık yemini ettim ve o yeminin her iki yönde de bağlayıcı olduğunu zannettim. Ahmağın tekiydim. Ve o ahmaklığın sonuçlarından kaçmak için pek çok adamı ve kadını öldürmek zorunda kaldım. Sahiden de benden güvenimi ve Paola ile Cosetta için beslediğim umutları daha önce neredeyse ölümüme sebep olan bir saçmalığa bağlamı mı istiyorsun? Hangi yasal sisteme itaat etmeliyim Orrin? Hangi krala, düke veya imparatoriçeye öz annem gibi güvenmeliyim? Hangileri hayatıma benden daha iyi değer biçebili?"
Sayfa 466 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Sen kim oluyorsun da bana nutuk atabiliyorsun Locke? Önce sana karşı gerçek bir tehlike teşkil etmeme rağmen yanında kalmam için ısrar ediyorsun, şimdi de sana ihanet etmen için bana yalvarıyorsun öyle mi? Siktir git. Sen tek kadehe sığmış on kadehlik bir delisin."
Sayfa 363 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Burada benim bile inanmakta zorlandığım şeyler bulunur. Ve aklı başında hiçbir kaptanın asla uğramayacağı yerler... Öyle yerler ki her nasılsa... Yanlıştırlar. Seni beklerler.
Sayfa 340 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Mürekkep yalamış birine benziyorsun Tannen. Okuduğun kitaplar muhakkak sana şu gerçeği öğretmiştir. Askerler barış sağlamak için kanlarını akıttıklarında o barıştan en çok istifade edenler, akıtılan kanları ilk unutanlardır." "Priori," dedi Locke. "Kazandığın zafer onları tedirgin etti, değil mi? Halk zaferlere düşkündür. Generalleri popüler yapan şey budur. Ve de diktatörleri. . ."
Sayfa 219 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
İstediğin gibi konuşabilirsin. Ben zengin bir adam değilim Lauris. Yalnızca efendimin hizmetkârıyım. Ama o bile... Biz mütevazi insanlarız be yahu. Mütevazı ve âdil. Eksantrik olabiliriz ama zalim değiliz. "Keyif Savaşı'nda İlikler'den gelen pek çok soyluya rastlamışlığım var Efendi Fehrwight." "Biz soylu değiliz. Tüccarız... Emberlainli tüccarlar. Soylular adında konuşamam, çoğunlukla da bunu yapmayı istemem. Bak, pek çok şehir gezip gördüm. İnsanların nasıl yaşadıklarını bilirim. Gladyatör dövüşlerine, idamlara, sefalete, yoksulluğa ve çaresizliğe tanıklık ettim. Ama bunun gibi bir şeye hiç rastlamadım. Seyircilerin yüzlerindeki o ifadeler, oyunu seyretme ve tezahürat ediş şekilleri... Çakallara benziyorlardı, hatta kargalara. Ya da başka bir şeye... çok yanlış bir şeye." "Burada sadece Leyli Saljesca'nın yasaları geçerlidir." dedi Lauris. "Konuklar buradayken istedikleri gibi davranabilirler. Keyif Savaşı'nda yoksul ve sıradan vatandaşlara canları gerçekte ne istiyorsa yapabilirler. Başka yerlerde yasak olan şeyler de buna dahil. Sizin gördüğünüz tek şey çevrelerindekileri umursuyormuş gibi yapmaktan vazgeçtikleri zaman neye benzedikleri."
Sayfa 204 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Mutsuz olmak bir yüz karasıdır. Yaşamını kimsenin görmesine izin vermeme, bir şeyi saklayıp gizlemeye, ört baş etmeye çalışmak yüz karasıdır.
Sayfa 60 - AFA YayınlarıKitabı okudu
Ama yaşamı gizlilik içinde sürdürmek insanı çürütür. Yaşamın akışı yönünde yaşamak gerekir, ona karşı değil. Sessiz, yalnız, gizli, kısır sözcüklerle kendini avutarak yaşamaktansa hiç durmadan "kırk yıldır" diye bir şeyler anlatan en kalın kafalı pukka sahib gibi yaşamak bile daha iyidir.
Sayfa 89 - Can YayınlarıKitabı okudu
Artık kimse üstüne bir şey söylemeyecekti, kimseyi yargılamayacaktı. Çok genç, aynı zamanda anlatılmaz şekilde yaşlı buluyordu kendisini. Hem her şeyi bir bıçak gibi delip geçiyor, hem de dışarıda kalıp bakıyordu. Araları gözlerden hep böyle okunmaz bir duygu, sanki çok uzaklardaymış, denizin ortasında yapayalnızmış gibi bir duygu kaplardı yüreğini; bir gün bile yaşamak çok, çok tehlikeliydi onca, hep böyle düşünmüştü.
Sayfa 14 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sözcükler, Unutulmuş isimlerin solgun birer gölgesi gibidirler. Nasıl ki isimlerden bir güç gizlidir, aynı şey sözcükler için de geçerlidir. Sözcükler insanların akıllarında bir ateş yakabilir, en taş kalplileri bile gözyaşlarına boğabilir. Bir insanın sana aşık olmasını sağlayan yedi sözcük vardır. Güçlü bir adamın iradesini kıracak on sözcük bulunur. Ama sözcük dediğin; bir ateşin resminden fazlası değildir. İsimse ateşin ta kendisidir. Sözcükleri kullanarak sözcüklerden bahsetmek, bir kalem kullanarak aynı kalemin üstüne kalem resmi çizmeye benzer. Olanaksızdır. Kafa karıştırıcıdır. Sinir bozucudur.
Sayfa 686 - Ithaki YayınlarıKitabı okudu
Merdivenin kendi içine kıvrıldığı yarı yolda bir sahanın bulunuyordu. Orada bir kapı vardı ama öyle utangaçtı ki Auri onu kibarca görmezden geldi. Genç kız ikinci merdiven boşluğunu da tırmandı ve oradaki basamaklarını yarısının da gevşek veya yerinden çıkmaya müsait olduğunu keşfetti. Sonra tüm oynak taşları bulduğundan emin olmak için merdivenleri gerisingeri indi. Bulamamıştı. Bu son derece heyecan vericiydi. Mekân sarhoş bir teneke kadar alengirli ve bir o kadar da kurnazdı. Bir o kadar da asabiydi. Bir bahçe patikasından bu kadar farklı biryere bulmak hiç kolay değildi. Bazı yerlerin adları olurdu. Bazı Yerler değişirdi veya adını açıklamaktan çekinirdi. Bazı yerlerinse hiç adı olmazdı ve bu daima üzücüydü. Mahremiyete düşkünlük iyiydi hoştu ama ya hiç adının olmaması? Ne kadar korkunç. Ne kadar yalnız.
Sayfa 41 - Ithaki YayınlarıKitabı okudu
Genç kız uzunca bir süre çarşafı süzdü. Gözleri yumuşak ve istekli bakmasın rağmen ağzı sert ve öfkeli bir biçim aldı. Olmaz, işler böyle yürümezdi. Auri bunun bilincindeydi. Çarşafın nereye ait olduğundan pekala haberdardı. İçini bir utanç kaplayan Auri gözlerini yumdu ve çarşafı çekmeceye geri koydu. Bazen açgözlülük edebiliyordu. Bencilce isteklere kapılıyordu. Dünyayı çarpıtarak uygun şeklinden çıkarıyordu. Arzusunun ağırlığıyla her şeyi yerinden ediyordu.
Sayfa 45 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Büyük yazarlar tamamlanmış yapıtlardansa ömür boyu üzerinde uğraşmaya devam ettikleri fragmanların yükünü daha çok hissederler. Çünkü sonuçlardan benzersiz bir haz duyanlar, ancak nispeten zayıf ve kafası karışık olanlardır; bu bütünlemenin kendilerini hayata iade ettiğini düşünürler. Oysa deha her kesintisi, kaderin her vuruşunu, işliğinde dalıverdigi müşfik uyku gibi karsilar. Ve bunlardan fragmanlarla tılsımlı bir çember örer. Deha zahmettir.
Sayfa 53 - Metis YayıncılıkKitabı okudu