165 syf.
·
Not rated
Aşktan Öte Bize Yakın - 163 s. Selamlar @pkitap 'tan çıkan @ayavasli 'nın kaleminden #aşktanötebizeyakın kitabıyla geldim. Yazarın kalemini çok sevdim. Oldukça akıcı ve kendini okutturuyor. Kitabımız iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde karakterimizin ismi Metin. Fabrika işçisi, evli ve iki çocuğu var. Bu karaktere o kadar çok sinir oldum ki Metin, evli ve iki çocuğu olmasına rağmen gördüğü her güzele aşık oluyor. Aşk olarak tanımlıyor bunu da. Tabi ki de bu aşk değil.. Biri bitiyor ardından hemen başkasına.. Metin'e sinirlene sinirlene ilk bölüm bitti. İkinci bölümde de karakterimiz Sevilay adında birine aşık. Bu aşkı da saplantı derecesinde. Ona kavuşmayı hayal ediyor. Hatta durumu o kadar kötü ki Sevilay'ın hayalini gerçek zannedip onunla konuşuyor bile. Bir de unutmadan kapak tasarımı sizce de çok hoş değil mi Yazarımızın kalemine sağlık. Başka kitaplarda görüşmek üzere
Aşktan Öte Bize Yakın
Aşktan Öte Bize YakınAydoğan Yavaşlı · P Kitap Yayınları · 202018 okunma
Alfred Krupp
Almanya'nın I. ve II. Dünya Savaşı yıllarında önemli başarılara imza atma sebeplerinden biri hiç şüphesiz Alfred Krupp'un temellerini attığı Krupp firmasıydı. On dört yaşında babasından çelik dökümhanesini devralan Alfred Krupp'un başlangıçta yedi işçisi vardı; 1887'de hayata gözlerini yumduğundaysa yirmi binden fazla işçisi bulunuyordu. Alfred Krupp ilk başlarda dökme çelikten demiryolu dingilleri ve yayları imal ediyordu. Sonrasında dikişsiz çelik demiryolu tekerleği imal etti. Savaş topu yapımına başladığı yıl larda Rusya'dan hiç sipariş alamamıştı. ilk siparişler Mısır, Belçika ve Rusya'dan gelmişti. 1870-71 Fransa-Prusya Savaşı sırasında Krupp'un topları rüştünü ispat etti. Bu savaş sonrası firma "Reich'in Cephaneliği" diye anılır oldu. Kaiser II.Wilhelm döneminde özellikle donanmaya verilen önem firmanın gemiler için zırhlı levha üretmesini beraberinde getirdi. 1.Dünya Savaşı sonrasında fabrikanın faaliyetlerine bir süreliğine son verilse de, Hitler'le birlikte aile ve fabrika tekrar önem kazandı.
Sayfa 342Kitabı okudu
Reklam
Bir başka deyişle, ortalama bir avcı toplayıcının etrafı hakkında, torunları olan modern insanların çoğundan daha geniş, derin ve çeşitli bilgisi vardı. Bugün sanayi toplumlarındaki çoğu kişi hayatta kalabilmek için dünyanın doğal düzeni hakkında bu kadar çok şey bilmek zorunda değil. Fabrika işçisi, tarih öğretmeni, sigortacı veya bilgisayar mühendisi olmak için ne bilmeniz gerekir? Kendi dar uzmanlık alanınızla ilgili çok şey, fakat yaşamın diğer gerekliliklerinin çoğu için gözünüz kapalı başka insanlara güveniyorsunuz ki, bu insanların da bilgileri kendi dar uzmanlık alanlarıyla sınırlıdır. Kolektif insan bugün eski grupların bildiğinden çok daha fazlasını biliyor. Ama birey olarak bakıldığında, eski avcı toplayıcılar tarihteki en becerikli ve bilgili insanlardı.
Sayfa 62 - KolektifKitabı okudu
1192 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 7 days
2666'yı okuma serüvenim, tabiki spoiler içerir!
Unutkan bir okur olarak bu kitabı şöyle hatırlayacağım: 29. yaşıma basmadan önce geçirdiğim o son hafta, 2666! Temel ihtiyaçlarım dışında yaptığım tek anlamlı şey okumaktı. Sadece okudum. 1200 sayfaydı, taşınması zordu, araya başka kitaplar alan biri de değilim peki ne zaman okuyacaktım? Yarıyıl tatilinde köye kapanmak, sırf Bolano için
2666
2666Roberto Bolano · Can Yayınları · 2021236 okunma
türküce
havalar güzel gitse gelirdim konyaya uçak inse gelirdim dağlar düz olsa gelirdim. kadın elindeki ekmeği doğrayıp da önüme koyarsın köpeğin miyim herifin miyim ben senin azıcık insan yerine koysan gelirdim. koynuna alacağın olsun.
·
Not rated
Önce Ekmek Orhan Kemal'in hikayelerinden oluşan bir kitap.Realist bakış açısıyla yazılan bu kitapta kenar mahallede yaşayan, yoksul,ezilmiş kimi fabrika işçisi kimi gazete satıcısı kimi evsiz yani toplumdaki küçük insanları anlatıyor yazar.Zaten işin özü bu değil mi her gün yanından geçtiğimiz dikkatimizi çekmeyen insanların hikayesini okuyucuya aktarmak farkındalık kazandırmak.İyi okumalar.
Önce Ekmek
Önce EkmekOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,530 okunma
Reklam
138 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 7 days
bazen yetim bir çocuk, yoksul bir göçmen, bir fabrika işçisi, hasta bir kadın; bazen de kediler, balıklar, deniz, ağaçlar sait faik'in öykülerinin başkahramanları. kitaba adını veren öykü semaver, stelyanos hrisopulos gemisi ve robenson öyküleri kitaptaki favorilerim. öykülerin kendisi kadar, yazı dili de tat veriyor okurken. kitabı okuduktan sonra fazıl say müzikleri eşliğinde, 3 tiyatrocu kadının stelyanos hrisopulos gemisi öyküsünü anlattığı sait faik isimli sahne eserini izlemenizi de ayrıca tavsiye ederim:)
Semaver
SemaverSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 201311.8k okunma
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Kitap Bolşevik Devrimi yıllarında geçiyor. Bunu bir Ana'nın gözünden anlatıyor da diyebiliriz. Hayatın ne kadar adaletsiz ve leş olduğunu, erkeklerin bundan nasıl etkilendiklerini ve bu boğucu durumu eşlerine nasıl yansıttıklarını anlatıyor. Fabrika işçisi erkeklerin eşlerine nasıl davrandıklarını, ben rahatsız olarak okudum ve devrimin kadınlara nasıl iyi gelmiş olabileceğinin hayalini kurdum. Bir sosyalizm ya da komünizm güzellemesi olarak eleştirmek doğru olmaz o dönem cidden böyleyse devrim de onun ilacı olmuştur diye düşünüyorum. Bu açıdan bakarsanız -özellikle komünizm ile pek geçinemeyen arkadaşlar- sizi bir betimleme dünyası bekliyor. Karşınızda bir kitaptan çok bir resim konulmuş gibi, her sayfa da bir olayın fotoğraf karesi gibi. Ama, bahsi geçen dönemle ilgili yeterince kitap okumuş arkadaşlar ki önceki yazdıklarım onlar için geçerli değil, bu kitabı okumazsa bence çok da fazla bir şey de kaybetmezler.
Ana
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628.7k okunma
İşin en kötü yanı genç devletin içinde olup bitenlerdi. Uzun bir süre dünyaca hem alaya alınan hem de saygı duyulan bu parası çok az, ama buna karşın çok büyük ruh zenginliği olan halk, işte bu halk, paranın ve gücün tadını almıştı bir kez. İnşa etmeye, tasarruf yapmaya, ticaret yapmaya ve borç alıp vermeye başladı. Çarçabuk zengin olmak istiyordu. Kimin değirmeni ya da demirci dükkânı varsa, hemen bir fabrika edinmek istiyor, kimin üç işçisi varsa bu sayıyı ona ya da yirmiye çıkarması gerektiğini düşünüyordu. Çoğu da kısa sürede bu sayıyı yüze ya da bine çıkarmayı başardı. Eller ve makineler ne denli hızlı çalışırsa para da o denli hızla çoğalıyordu, ama doğal olarak şansları yaver gidenlere akıyordu para. Oysa işçilerin çoğu, bir ustanın işçileri ya da onun yardımcıları olmaktan çıkmış, köleler gibi coşkusuz çalışır olmuştu.
572 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.