Batılı Müslüman bir düşünür çağımız insanını şöyle tarif ediyor: "Çağdaş dünya dinlerinin ilahları; sermaye patronları, bankerler, sanayiciler, şarkıcılar, artistler ve sporculardır. Mabedleri ise bankalar, fabrikalar ve stadyumlardır. Kulları ise her yere çevrilebilen, istenildiği gibi şartlandırılıp, beyinleri yıkanabilen, istenildiği şekilde yönlendirilebilen insan yığınlarıdır."
Aniden, kaderin garip bir oyunuyla, kuantum fiziği çalışmayı durdursaydı her şey dururdu: Uçaklar ve otomobiller, hastaneler ve iletişim merkezleri, cep telefonları ve bilgisayarlar, fabrikalar ve lojistik sistemler.
Sayfa 137 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Reklam
Ülke Yatırımlarını Korumak, Vatan Gibi Kavramlar İlkellik mi Oldu?
Vatan sadece dağ, taş, toprak, sınır çizgisi, coğrafya ya da duygusal kavramlar mı? Dil, din, tarih, para, fabrikalar, bankalar, limanlar, tersaneler, ormanlar, kıyılar, köprüler, madenler, otoyollar, hastaneler, havaalanları, okullar, tarlalar ve en önemlisi ülkenin milli ekonomisi vatan sayılmıyor mu? Oyakbank'ın satışı ile on binlerce çalışanı işten atılacak, açlığa terk edilecek. Belki bir süre kimseye dokunulmayacak, diğer yabancılaşan bankalardaki gibi... Ama uzun bir süreçte, çalışanlar hak ve hukuk isteminde bulunduklarında, sendikal özgürlük istemlerinde, örgütlü güç olarak sorunlarına dayanışmayla çözüm aramaya başladıklarında, durum hemen tersine dönmeyecek mi? Bütün bunları yaşamadan, bu ülkeyi bir laboratuvara dönüştürmeden halkımız, bayrak mitinglerinde olduğu gibi “özelleştirmeler”e karşı da direnmeli... Vatan savunmasını, topyekün ve tüm kurumlar genelinde birlikte yapmak gerekiyor. Yoksa her kurum kendi kaderine terk edilerek yok oluyor. Toplumu başka yöne çevirerek bu satışlarla son vuruşları yapıyorlar.
Keşke bir emirle memleketi kalkındırabilseydim, ah keşke. Ben daha yirmi dört yaşında Fransa'yı, İngiltere'yi, gezdim, fenni ilerleme karşısında hayranlıktan şaşırdım kaldım. Amcam, abim ve ben ilk kez gittiğimiz Avrupa ile mesafenin çok açılmış olduğunu, yetişilemeyecek kadar çok açılmış olduğunu gözümüzle gördük. O fabrikalar, vızır vızır geçen trenler, geceyi gündüze çeviren lambalar, kadın erkek beraber yaşanılan, çalışılan aydınlık, temiz şehirler.
Sayfa 88 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
"ilerleme, kendimizi avutmak için uydurulmuştur. Hayat, anlamdan yoksun, hiç de akıllıca olmayan bir şeydir. Esaret olmadan ilerleme yoktur. Çoğunluk azınlıga boyun eğmediği sürece insanlık yerinde sayar. Yaşayışımızı, çalışmamızı kolaylaştırmak isterken hayatı zorlaştırıyor, işleri çoğaltıyoruz. Makineler ve fabrikalar, daha fazla makine yapmak içindir, bu ise budalalık- tr. işçiler her geçen gün biraz daha artıyor; halbuki gerekli olan buğday üreticisi, köylüdür. Çalışarak tabiattan alınması gereken biricik şey buğdaydır. İnsanın ihtiyacı ne kadar az olursa o kadar çok mutlu olur; istek arttıkça özgürlük azalır.'
sanayi devrimi
"Fabrika sahipleri kimseyi zorla çalışılmadı. Sadece, kendilerine önerilen işi kabul edenleri işe aldılar...Çalışanların tek sığınağıbilecekleri yer fabrikalardı. Fabrikalar kelimenin tam anlamı ile onları açlıktan ölmekten kurtardı." Ludwig von Mises (1881-1973) Ekonomist ve filozof
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.