Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.0
hazan
hazan
@fadeintoview
47 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Keder, kıskançlık, ihanet, aşk, çaresizlik bir de genel kültür. Bir kitaptan beklenilen her şey var Notre-Dame'ın Kamburu'nda. Bir paris tarihi anlatıyor Victor Hugo, 15. yüzyılda paristeki restarosyandan yakınıyor, tam 29 sayfa boyunca parisi tanıtıyor (bu kısımda bir 15. yüzyıl paris haritası resmi anlamaya yardımcı oluyor). Yazar kitap boyunca hikayeyi bölüyor ve okuyucuya bunun bir hikaye olduğunu hatırlatıyor. Ama kötü değil uzun bir kış gecesinde üzücü bir hikaye dinlemek gibi bir his var kitapta, dilide akıcı zaten.
Hikaye aslında çok şaşırtıcı detaylara sahip ama genel olarak ne olduğunu tahmin edebiliyorsun. Yazar aslında açıkca hiç bir şey söylemiyor ama karakterler hakkında öyle detay veriyor ki direkt olarak anlayabiliyorsun. Hikaye hakkında çok bir şey söylemeyeceğim ama bütün karakterlere ayrı ayrı üzüldüm. Gringoire hariç zekisin hoşsun ama milleti yarıyolda bırakıyorsun, güvenilmezsin.
Dört Arketip, kolay okunan bir kitap değil. Kitabı okumadan önce kavramlara hakim olmak ve Jung hakkında genel bir bilgiye sahip olmak kitabı anlama açısından yardımcı olucaktır. Ya da kitabı okurken bir yandan da kavramları ve Jung'u araştırarak kitap anlaşılabilir. Ancak kolay bir dili yok.
Dört arketip genel olarak anne arketipinden, Jung'un yeniden doğuş ve masallar üzerine incelemelerinden bahsediyor. Kitabı bitirdikten sonra Jung'un bilinçaltı, gölge ve arketip kavramına da hakim olunabiliyor. Ayrıca Jung kitapta ruhun ve evrenin zıtlık dengesine sahip olduğunu anlatıyor. Her iyinin içinde kötü, her kötünün içinde iyi. Evrende gece ve gündüz gibi ya da aydınlık ve karanlık gibi dengelerin olduğundan bahsediyor. Özellikle iyi ve saf insan ayrımı çok güzeldi. İyi insan kendi içindeki kötülüğün farkındadır ve karşı taraftan gelebilecek kötülüklere hazırdır. Saf insan ise kötüyü görmezden gelir ve zarar görür.
Yeniden doğuş ve öznel dönüşüm üzerine olan görüşleride oldukça ilginç. Özellikle din ve belirli ritüellerin insan üzerindeki etkisini anlamak için güzel.
Spoiler içerebilir!!
Saatleri Ayarlama Ensititüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın okuduğum ilk kitabı oldu. Hikaye olarak oldukça akıcı, yer yer güldüren, farklı farklı karakterler sahip bir kitap. Ayrıca Hayri İrdal'ın küçüklüğünü anlattığı bölümlerde eski samimi İstanbul mahallesine rastlamak güzeldi. Arada rastladığımız birinci dünya savaşı farklı bir tat vermişti kitaba. Daha sonralarda hikayeye giren Doktor Ramiz'in psikanaliz takıntısıda güzeldi ve aslında çocukluğumuzda yaşadığımız şeylerin ne kadar önemli olduğunu gösterdiği bölümler vardı. Mübarek gibi. Bir diğer ayrıntı ise Halit Ayarcı ile Hayri İrdal arasındaki realizm ve doğruluk üzerine diyaloglarıydı. Okurken düşündüren diyaloglardı. Kitaptan çıkardığım en iyi sonuç ise çevremizdeki insanların bizi ne kadar etkilediği gerçeği. Eski karısı Emine ile farklı Pakize ile farklı olan Hayri İrdal gibi. Ya da Halit Ayarcı hayatına girdikten sonra iş güç sahibi ve bir amaç sahibi olan Hayri İrdal gibi.
Okur Takip Önerileri
İnceleme spoiler içeriyor dikkat!
Ay Zalim Bir Sevgilidir okunması gereken en önemli bilim kurgu kitaplarından birisi. Çünkü kitabın verdiği mesaj, bakış açısı gelecekte neler olabilirden çok daha fazlası. Bir devrimin hikayesi. Bir devrimin ardında neler olabileceğini ve devrimi yapan insanların nasıl bir bakış açısına sahip olduğunu çok iyi anlatıyor. Kitabı okuduktan sonra dünya tarihindeki devrimlere bakış açım değişti. Aslında devrimler bir grup insanın ideallerini gerçekleştirmesi uğruna yapılan olaylar mıydı diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Lunada yaşayan insanlar vatanseverlik duygusuna sahip değillerdi ancak prof ve arkadaşlarının yönlendirmesi ile bu insanlar vatansever oldular. Ve devrimi gerçekleştirdiler. Ya da devrim gerçekleştikten sonra profun hükümet kurarken sadece kendi istediği insanları hükümete getirtmesi( demokrasi kullanarak) insana demokrasinin varlığını sorgulatıyor. Dünya tarafından gelen haberlerin değiştirilmesi ve Luna halkını kışkırtacak şekilde değiştirilmesi günümüz medyasını bana hatırlattı. Olaylara bakış açımız aslında yönlendiriliyor mu bu soru aklıma takıldı. Kısacası kitap bir bilim kurgu romanından çok daha fazlası.
