Bir gün olur, tılsımı bo­zulmuş gibi bütün dünyamızın benzi solar. Gönlümüzde bir şa­fak aydınlığı kararır, karanlığa döner, insan kendinin bütün kainat içinde yalnızlığını duyar ve garipser, vücudumuzda haz almak imkanı kalmaz, ümitten aç, aşktan susuz, hülyadan havasız ka­lır, sonuncu yalnızlığımıza ve çaresizliğimize düştüğümüzü du­yarız.
Sayfa 164 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
Kim bilir, belki de insanların çoğu böylece artık aldanmadıkları, artık ummadıkları, artık ümit edemedik­leri, artık hayal kuramadıkları için ölürler ve gözler belki açıldı­ğı içindir ki ilelebet kapanmaya mahkum olur.
Sayfa 164 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Akşamın vahim rüzgarı esmeye, gölgeler ür­permeye başlayınca, hülyası içindeki ruh huylanarak bütün vü­cudunda bir titreme duyar. Ademin kendisini soğuk kucağı içine çekmeye başladığını hisseder. Ademin karanlığı gönlüne işler, fakat bunu duyan hiç kimse geçmiş zamanına ve rüyasına doğ­ru geri dönemez. Herkes kendini ümit ve hayal alemlerinde uçu­ran kanatların kapanmak sırası geldiğini, herkes önündeki göl­geye yıkılmaya mahkum olduğunu anlar. Kim bilir, ölecek olan­ların belki gözleri artık açılır ve onlar yalnız kuru hakikati gö­rürler.
Sayfa 163 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
Kim bilir, belki de yaşayanlar hül­ya ve rüyalarına daha hâlâ doymamışlarken, ölecek olanlar belki artık rüya göremezler.
Sayfa 163 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor.
Sayfa 162 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
Zira -her ne kadar garip olsa da- mahrum olmak muhtaç olmak değil ve mahzun olmak mesut olmamak değildir.
Sayfa 159 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Herkes gökte yıldız arayan müneccimler gibi yaşar. Halbuki herkes yolunda açılan bir çukura düşecektir.
Sayfa 146 - 2023, Everest YayınlarıKitabı okuyor
“…fakat ne yazık ki artık yaşamaya imkân bulamıyoruz. Hiçbir şey yapmaya vaktimiz kalmıyor. Geçen zamanın geçtiğini duymaya bile vaktimiz olmuyor.”
Sayfa 155 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
İnsanlar, birbirlerinden uzun mesafelerle ayrılmış yıldızlar gibi, kendi hususi boşlukları içinde dönen, hepsi yalnız, hepsi mahrem ve başkalarına kapalı birer dünyadır. Bir yıldız sönünce ondan uzaktakiler bir şey duymaz. Hayatın ve ölümün ehemmiyeti hep nispi ve izafidir. Bizim için ölüm yani kendi dünyamızın ölümü kainatın en mühim hadisesidir.
“Eyvah! Zamanlar ne kadar çabuk geçiyor! Süratleri gittikçe artıyor. İnsanın yaşı ilerledikçe zamanı darlaşıyor”
Sayfa 150 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“Sanki kim biraz deli değildir.”
Sayfa 150 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
“Nice şairler, daha bir mısra söylememişken zamanlarının en büyük dâhisi olduklarına inanırlar. Nice muharrirler, bütün ömürlerinde yalnız kimsesiz yerlerin karanlıklarında kalırken güya kendilerine hayran gözler karşısında yaşadıklarını hayal ederler.”
Sayfa 149 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Herkes kendi hayatıyla meşgul olsa bütün bunlar yaşanmayacak mesela
“…fakat herkese kendinin değil, diğerlerinin hayatları ve hususiyetleri anormal görünür.”
Sayfa 147 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
“İstanbul o kadar güzel ve öyle müessirdir ki onu bir ömür boyunca, bir sevgili gibi tatmamaya imkân yoktur. İstanbul'un öyle esrarlı bir nur ile aydınlık günleri olur ki bunlarda sanki bir güzellik haznesinin bütün gizli mucizeleri mahfazalarından soyunarak, hayran gözlerimiz karşısında gösterişli bir geçit resmi yapıyor sanılır.”
Sayfa 134 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Zira, daima böyle, başkalarına acıdığımızı sanırken bile, içimizden mutlak biraz kendimize ağlarız.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.