Cristy insan kanı içti. Roger ölü annesiyle yaşadı. Brenda bebeğini yedi. Kanal değiştiriyorum. Kanal değiştiriyorum ve üç kişi daha çıkıyor karşıma. Gwen fahişelik yapıyor. Newille kodeste tecavüze uğradı. Brent babasıyla yattı. Dünyanın dört bir yanındaki insanlar başlarından geçen dramatik olayı ve tüm hayatlarını bu olayın üstesinden gelmek için nasıl heba ettiklerini anlatıp duruyorlar.Artık hayatlarında gelecek değil,geçmişleri var. Chuck Palahniuk
Zavallılar, toplumun ezdiği, horladığı, dışarıladığı küçük insanlardır; gerçek zavallılardır. Ezilmişlikleri içinde, günümüz Türk toplumunun içindeki belli yaraları deşer, belli sorunlara parmak basar, belli durumları simgelerler. Abu'nun, Güney'i kullanamama zorluğu yüzünden, çocukluğa ve ilk gençliğe kaydırılmış olan öyküsü, görülmemiş bir umursamazlık ve acımasızlıkla bilmezlikten geldiğimiz, eğilmedigimiz kimsesiz çocuk, kötü yetişen çocuk, suçlu çocuk sorununu ortaya getirir. Abu, kendisini satmaya kalkan üvey babası yüzünden katil olduğunu gözleriyle görür anasının. Kötülüğe, suça adım adım itilir. Ardından kurtuluş umudu taşıyan her kapı, toplumun "hırsız, suçlu" yargıları nedeniyle yüzüne kapanır. Sonunda, Y. Güney'in eşsiz oyunculuk gücü ile belleklere çakılan o korkulu, ürkek, kaçan adamın yüzü, işte toplumun, toplumsal vicdan (toplumsal bilinç)eksikliği yüzünden o çocuğu nereye, hangi noktaya getirdiğini seyircisinin suratına tokat gibi çarpan bir görüntüdür. Arap'ın bir vaade kapılarak aylar boyu karşılıksız çalışmasıve sonunda ne beklediği işe ne de paraya kavuşması, toplumumuzdaki emek sömürüsünü ve sosyal güvence eksikliğini simgeler. Hacı'nın dramı ise, yalnızca yalnızlığı, sevgisizliğin anlatmaz. Aynı zamanda, çarpık kapitalist düzenimizin çirkeflerinde gelişen ve toplum vicdanında çöreklenen bozuk, yapay, yozlaşmış ahlak değerlerini, fahişelik, pezevenklik, kabadayılık gibi bozuk düzenin yan ürünlerini de anlatır.
Sayfa 101 - Attila DorsayKitabı okudu
Reklam
Zorunluluk hiçbir zaman erkekleri fahişelik mesleğine itmez , ama sistematik olarak kötülüğe itilen sayısız kadın vardır .
Üst sınıfa mensup erkeklerin tercihleri arasında ikinci sınıf fahişeler ön sıralarda yer alırlardı. Auletridesler arasında kendisine uzun soluklu sevgili bulanlar ya da çok ünlü olup önemli mevkilere ulaşanlar vardı. Örneğin Lamia, fahişeliğe auletres olarak başlayıp hızla yükselmiş, Mısır Kralı Ptolemaios ve Makedonya Kralı Demetrios'un gözdeleri arasına girmeyi başarmıştı. Lamia, Demetrios'u o kadar etkilemişti ki ülke yönetiminde karar verme süreçlerine bile dahil olmuştu. Demetrios'un sevgilisinin sabun ihtiyacını karşılayabilecek için Atina'ya ek vergi koyduğu da söylenmektedir. Bütün örneklerde ayrıcalıklı burjuva sınıfı, ötekileştirilerek fahişe olmaktan başka şans tanımadığı kadınların sınıf atlamalarına olanak tanıma lütfunda bulunuyor ve cinsiyetçi beden sömürüsünü toplumsal normatife dönüştürüyordu. Üçüncü ve son sınıfa ait olan fahişeler beden sömürüsünün en cazip düzeyini oluşturuyordu. Heteria olarak isimlendirilen ve eğitimli kadınlardan oluşan bu sınıf en revaçtaki gruptu. Çok güzel konuşan, bilgi sahibi, nezaket kurallarını bilen, espri yeteneği gelişmiş, şiir, edebiyat ve felsefe gibi konulara yabancı olmayan, bunları erkeklerle tartışabilen, bulundukları ortama uyum sağlayabilen kadınlardı. Antik Yunan toplumunda heteira olarak anılan bu fahişelik sistemi yakın zamana kadar kurtezan adıyla Avrupa'da devam etmişti. Antik Yunan sisteminde istediği gibi hareket edebilen tek kadın sınıfının heteiralar olduğunu söylemek mümkündür. Kendi paralarını yönetme hakkına sahip bu kadınların , kendi istedikleri alanda özgürce dolaşma hakları vardı.
Sayfa 60 - PinhanKitabı okuyor
Herodotos
Herodotos ve onun aidiyet hissettiği Antik Ege dünyasının zihninde fahişelik bir kimlik ögesi olarak ötekine kodlanmıştır. Ege Denizi'nin her iki yakasındaki ataerkil, ahlakçı muhafazakar toplumlar "iffetli" kadınlara fahişelik yaptirilmasini bir sosyal karşılaşma nesnesi olarak görüyorlardı. Çünkü Herodotos, gayriahlaki bulduğu , inceden alay ederek ve küçümseyerek aktardığı bu anekdotlarda ötekinin ne kadar aşağılık bir kimliği olduğunu vurgulamakla kalmayıp kendi kimligini de yuceltiyordu.Cunku yukarida da özetlemeye çalıştığım gibi, Ege dunyasinda fahişelik belli siniflarin mensuplarına uygun goruluyordu. Bir insanın genç kizi inanci için dahi olsa fahişelik yapmaya teşvik etmesi, Heredotos'a kendisinin kazanacağı bir sosyal karşılaştırma yapması için olanak sağlıyordu. Daha da ilginç olanı Batılı bilim dünyasının binlerce yıldır kendi kültür kökenlerini önemli kurucuları arasında saydığı Heredotos'un abartılı ve ideolojik söylemlerinden hakikat devsirmeleriydi. " Batı Uygarlığı" kendi kulturu içinde yer vermediği bu "Doğulu" toplumların ( Herodotos ve benzerleri tarafından ima edilen) gayriahlaki tutumlarindan ideolojik kazanımlar elde ediyor ve hatta neredeyse tüm zamanların problemi olan Uygarlık Savaşı'nı bu tür veriler üzerine tesis ediyordu.
Sayfa 50 - PinhanKitabı okuyor
704 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Suç ve Ceza: Derin Bir İnceleme Fyodor Dostoyevski'nin Suç ve Ceza adlı eseri, sadece bir roman olmanın ötesinde, insan ruhunun derinliklerine inen, ahlak, felsefe ve psikolojiyi ustalıkla işleyen bir başyapıttır. 1866 yılında ilk kez Rusça yayımlanan roman, yoksulluk ve çaresizlik içinde yaşayan eski bir öğrenci olan Rodion
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022161.2k okunma
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.