Başlarda kitap güzel ilerliyordu ortalara ve sonlara doğru beni yoğun betimlemeleri, ana karakterin kendisiyle ve nesnelerle olan konuşmaları beni biraz sıktı. Müzeyyen karakteriyle ana karakterin arasındaki ilişki de belirsiz ve anlamsız bırakılmıştı.
Kitaptan beklentim daha yüksekti biraz hüsrana uğradım.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku Müzeyyen bir gün Arif'in yazdığı henüz yarım kalmış olan hikayeyi okumak ister ancak okuduktan sonra burun kıvırır. Arif ise hikayesini savunarak "Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku." cevabını verir. İşte kitabın ismi de buradan gelir.
Tütünümü, anahtarımı aldım, evden tam çıkıyorum, bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim. Önemsemedim. Yol, bana uygun bir ruh önerebilirdi.
Bazı gece yarıları uyanır, beni, kendisini seyrederken bulurdu. Yüzümü okşar, burnumu oynatır ya da göğsüme sokulur, yine uyurdu. İçim büyür, içimde dolunay olur, önünden ince bir bulut geçer, bedenim manzaraya dar gelir, burun direğim sızlardı.