383 syf.
·
Puan vermedi
Merhûm hocamızın Sahih-i Müslim’e yaptığı şerhten sonda okuduğum diğer bir eseri. Mustafa Sabri efendi ve Düzceli Zahid Kevserî efendilerin yolundan giden merhum Üstad Ahmed Davudoğlu, yayınlandığı zaman fırtınalar kopartan bu eserinden dine hizmet iddiasıyla ortaya atılan birtakım yenilik, bid'at ve yersiz ictihadların hizmet değil tahrip olduğunu iddia ve isbat etmektedir. Maalesef son otuz yıl içinde Türkiye Müslümanlarınının kafalarını karıştıracak, Kur'an'a ve Sün net'e dayalı sahih İslâm itikadını zedeleyecek ve Ümmet-i Muhammed'i çıkmaz sokaklara sokup enerjisini boşa harcatacak lüzumsuz, hatta zararlı iddialar, tezler, teklifler ortaya atılmıştır. Ünlü Ezher üniversitesinde tahsil görmüş gerçek bir fakih ve din bilgini olan merhum Üstad Ahmed Davudoğlu'nun şimdiye kadar defalarca basılan bu kitabı Müslümanlara orta ve doğru yolu göstermektedir. Dili güzel ve akıcıdır.
Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri
Dini Tamir Davasında Din TahripçileriAhmed Davudoğlu · Bedir Yayınevi · 1997191 okunma
Sonsuza kadar şiarım Kur'an'ın, "Allah'tan ancak alimler korkar", "De ki: Rabbim ilmimi artır" ayet-i kerimeleri ile Buhan ve Müslim'de rivayet edilen Resulullah (a.s.)'ın: "Allah kime hayır dilerse onu dinde fakih kılar." ve yine Buhari'de rivayet edilen: "Nice anlatılan, duyandan daha ince anlayışlıdır." hadis-i şerifleridir.
Sayfa 13 - Cilt 1. Önsöz.Kitabı okuyor
Reklam
Bir âlimin yanında veya bir âlimden ilim almış hocanın yanında ilim almadan kendi başına kitaplar okuyup âlim olacağını zannedenlere gelsin "İlim; Senin ellerinde çokca bulunan bir takım yığılmış kitaplar değildir. Bunlarla (bir âlimin/hocanın önünde ilim almadan, kendi başına) bir gün fakîh (fıkıh âlimi) olursun diye sanma. Şöyle ki, tavuğun tüyleri vardır ve fakat o uçmaz." Şeyh ʿAbdulğaniyy en-Nablusî el-Hanefî
Bir hasta düşünelim; tabip, kendisine, derdinin dermânını anlatmış: "Şu çiçekleri toplayacak, şöyle kurutacak. böyle dövecek ve şöylece hamur edip ayazlatacak, sonra süzdürüp şu zamanlarda içecek ve böylece tedavi olacaksın." demiş olsun. Hasta da târifeyi güzelce ezberlemiş, gelmiş bu derdin dermânını başkalarına anlatmış, nutuklar çekmiş, konferanslar vermiş, fakat kendisi henüz ilâcı hazırlayıp kullanmamıştır. Böyle bir hasta şifa bulur mu? Aslâ. Eğer bu hususta bin nüsha yazı yazsa, bin hastaya târif edip, o hastaları târifi üzerine bu hastalıktan kurtarsa, yine kendisi şifa bulamaz. Ancak ne vakit ilacı satın alır, tabîbin tavsiyesine göre, muayyen zamanlarda, kullanır ve tabîbin diğer tavsiyelerine de riâyet ederse, şifâyı bekleyebilir. Bütün bunları yapmadan yalnız öğrenip başkalarına öğretmekle şifâ bulacağını sanmak, gurûr ve ahmaklıktır. İbâdetlerin nelerden ibâret olduğunu bildiği halde yapmayan, günâhların nelerden ibâret olduğunu bildiği halde onlardan kaçmayan, iyi ve güzel huyların nelerden ibâret olduğunu bilip de, iyi huyları edinmeyen ve kötülüklerden sakınmayan fakîh de böyledir; mağrur ve aldanmıştır.
Allah, bir kavme bereket murad ettiğinde, onların fakîhlerini çoğaltır ve câhillerini azaltır. Fakîh konuştuğu zaman yardımcılar bulur Câhil konuş tuğunda ise yalnız kalır.Bir kavme de şer dilediğinde câhillerini çoğaltır.
imam Süyûtî: el'Câmi*üs-SagîrKitabı okudu
" Allahü teâlânın isimleri ( Tevkifidir) . Ya'ni şeri'atda bildirilen isimleri söylemek caiz olup , bunlardan başkasını söylemek caiz değildir. Meselâ, Allahü teâlâya âlim denir . Fekat, âlim demek olan fakîh denmez. Çünki şeri'at , Allahü teâlâya fakîh dememiştir. Bunun gibi,, Allah adı yerine, Tanrı demek câiz değildir. "
Sayfa 22 - İkinci Baskı , 1966 ( N.Uycan Matbaası)Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.