Aslında insan, fark etmeden de olsa en çok kendini özler. Ben özlemi, öylesine derindir ki insanın, yaşadığı anın yani şimdiki zamanın içinde bunu tatmin edebilmesi için çok ciddi bir farkındalığa sahip olması gerekir. Eğer bu farkındalığımız yoksa andan tat almamız çok zordur. Bu yüzden beklentilerimizi ve umutlarımızı geleceğe yöneltiriz.
•Murphy'nin zihni tanrılaştırdığı kitaptır diyebilirim.
Bir alıntıyla: “Sizce nedir çağların en müthiş sırrı, atom enerjisi mi,termonükleer enerji mi, nötron bombası mı, gezegenler arası yolculuk mu? Hayır hiçbiri değil, bunun cevabı çok basit, bu sır, kendi bilinçaltınızın içinde olan, mucizeler yaratan o harika güçtür.” der ve ardında olumlama tekniği, mental film metodu, dua, ruhani sezgisel güçler, oto telkin, hetero telkin, inanç ve çekim yasasının vb. hayatımıza aslında çok basit etkisinin yarattığı büyük sonuçlarını gözler önüne serer.
•Hayatınızda fark yaratacak bir kişisel gelişim kitabı olduğunu düşünüyorum mutlaka okunmalı ama sadece okumak için değil bir şeyler alabilmek, edinebilmek adına.
Çünkü size her seçeneği sunarken siz acaba ben hangisiyim diye sorguluyorsunuz kendinizi.
•Murphy de diyor ki bilinçaltının mucize yaratan güçleri sizden, benden, dünyadan önce de vardı. Gerçekten bilinçaltınızı biraz olsun kontrol altına alabilirseniz daha mutlu bir hayat sürüleceğine ben de inanıyorum.
•Çekim yasasının önemini bir kere kavramış olan insanın da bu kitabın önemini kavrayacağı düşüncesindeyim.
Unutmayın arkadaşlar siz düşündüklerinizsiniz. İyi okumalar :)
''Kötü bir barış, savaştan daha berbattır.''
-Tacitus
Savaş... tanımından başlayalım. Savaş, en az iki farklı ülkenin birbirleri üzerinde farklı çıkarlar doğrultusunda başlattıkları bir akımdır ve bu zaman zaman artabilir. Peki ya iç savaş, mahalle, şehir, ev, esnaf, kelimeler savaşı? Peki ya parti savaşı? Savaş bu kadar, bu derece indirgenebilir
Anlaşılabilme umudunu tüketen insanlar, dünyayla ilişkilerini beğenilme üzerine kurma eğiliminde oluyorlar, kurtulması güç bir tuzağa düştüklerini fark edemeden. Çünkü, beğenilmeyi merkez alan bir dünya, insanın kendi içindeki giderek daha sıkı kilitlenmesine ve çıkışı bulunmayan bir yalnızlığa gömülmesine neden olabilir. Dolayısıyla, kendini var edebilmesinin tek yolu da beğenilmenin sürekliliğini sağlamaya yönelik bir hayat tarzı. Beğenilme öylesine güç bir iptila ki ihtiyaç karşılanmadığında yaşanabilecek bozgundan kaçınmak için sergilenmekte olan performansın aralıksız sürdürülmesi zorunlu hale gelir.
Bunun sonucu olarak, hayatını beğenilme üzerine kuran insanların derininde, çoğu zaman dışarıdan fark edilemeyecek kadar iyi maskelenmiş bir depresyon yaşanır.
Kırtasiyeye Girdiği Zaman Çıkamayanların Çok İyi Bildikleri Şeyler.. 🙂🕊️🎒
📍Okulların açılması, kırtasiyeye gitmek için bir sebeptir.
📍Alışverişi asla son güne bırakmazsınız.
📍 O alınacaklar listesini hazırladınız mı artık sizin için maraton zamanıdır. 📝
📍Adımınızı attığınız kırtasiye rüyalarınızı süsleyen eşyalarla doludur.
📍Ancak istediğiniz