İMAMI ŞAFİİ'DEN MÜTHİŞ BİR DERS İmamı Şafi'nin talebelerinden biri olan Yunus ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düser. Öyle ki, talebesi öfkesinden dolayı dersi terk eder ve evine gider. Aksam olunca, Yunus kapısının çalındığını fark eder. -"Kim o?" der. Kapıdaki kisi, -"İmamı Şafii." der. Yunus, kapıyı açar ve Imam Şafii'nin kapıda beklemekte olduğunu görür. Hocasının ayağına kadar gelmesine sasırır. İmam Şafi. kapıyı açan talebesi Yunus'a, ders niteliğinde sunları söyler: -Ey Yunus, bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak? -Ey Yunus, yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir! -Ey Yunus, hatadan nefret et, ama hataya düsenden nefret etme!. -Bütün kalbinle günaha öfkelen, ama günahkara acı, ona merhamet göster!. -Ey Yunus, sözü elestir, ama sözü söyleyene saygı göster!. -Ey Yunus, görevimiz hastalığı tedavi etmektir!. Hastayı yok etmek değil!." Büyük İmam -Allah senden razı olsun, toplum olarak bu nasihatlara çok ama, pek çok ihtiyacımız var...
Ben samimiyet dinine inanıyorum. Samimiyete ateist olanlardan çok, samimi olmadığı halde samimi olduğunu söyleyen münafıklardan korkarım. Allah'ım ben en iyi insan değilim, en kötü insan da değilim ama en samimi insan olabilirim. Çünkü kendime yalan söylediğimde şerefsiz doğru konuş diyorum içimden hemen. Dünyanın kusursuz ahlaklı ve süper
Reklam
ALAMET 1-MISIR TARLALARI Varlığıyla boşluğu dolduramıyordu. Derin bir uğultu vardı kulaklarında. Sanki rüzgar ağaçların arasından geçerken onlarla kavga ediyor “Hızımı kesmeyin” Diyordu. Karanlık bir boşluktaydı. Düzenli ve sürekli bir şekilde kafasını bir yere çarpıyordu. Tak, tak, tak... Bazen üç dört saniye arayla, bazen de saniye
Kitabın ilk sayfaları okuru çekerse o kitap okunur.
ALAMET 1-MISIR TARLALARI Varlığıyla boşluğu dolduramıyordu. Derin bir uğultu vardı kulaklarında. Sanki rüzgar ağaçların arasından geçerken onlarla kavga ediyor “Hızımı kesmeyin” Diyordu. Karanlık bir boşluktaydı. Düzenli ve sürekli bir şekilde kafasını bir yere çarpıyordu. Tak, tak, tak... Bazen üç dört saniye arayla, bazen de saniye
Köyün birinde kralın bile kıskandığı yaşlı ve fakir bir adam yaşarmış. Herkesin kendisini kıskanmasının sebebi sahibi olduğu dillere destan beyaz bir atmış. Kral at için ihtiyara ne servetler teklif etmiş ama nafile. “Bu at, sadece bir at değil ki benim için” demiş. “o bir dost, hiç insan dostunu satar mı” diye eklermiş her teklif sonrasında. Gel
Yakamoz& Papatya[14-18]
Yakamoz'un mektuplarından... Ay yüzlü çiçeğim Papatya, Uzun süredir pek yakındığım bir konuya değinmek istiyorum. Sürekli dolaşıyorsun be kafamda sevdiceğim, tüm fikrimde sen varsın. Düşüncelerim çekiyor teslim bayraklarını birer birer; bir tek sana yeniliyor şu kalp, şu adam, şu garip... Bazen unuttum diyorum kendi kendime. "Bak,
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.