Hani, el değmemiş bir yanın vardır,
Aynalara göstermediğin bir yüzün,
Kendine sakladığın bir hüzün...
Hadi durma!
Üzülsen de, sen üzülürsün!..
Kim farkeder boşluğunu?
Ardın sıra kim ağlar?
Bir intikam gibi
Çıldırmış bu sevdalar!
Şimdi yeni bir sevda mı olur,
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı;
Tutar sıfırdan başlarsın.
Yoksa bu ilişkiler, bu zaaflar
Seni yiyip bitirir,
Seni yiyip bitirir,
Dirhem-dirhem azalırsın...
Yusuf Hayaloğlu
Diyelim ki sen haklısın. Geri kalan herkes de yanılmış. Ne fark eder ki?
“Benliğim ve prensiplerim açısından çok şey farkeder.”
Gerçekten mi? O kadar mı?
“İnsan benliğini koruyamazsa geriye hiçbir şey kalmaz ki.”
"İçten içe bana zarar vereceğini hiç düşünmediğim tek kişi tarafından mümkün olan en kötü şekilde ihanete uğradığımı biliyorum."
Morgan,eşinin kaza geçirdiğini öğrenir ve çabucak hastaneye gider.O sırada kız kardeşinin çalıştığı hastane olduğunu farkeder biran önce ona ulaşmaya çalışır.Ama acı gerçekle az sonra yüzleşir.Kazayı kız kardeşi ve eşi birlikte geçirir😞Her ikisini de kaybeder.Arkalarında bir çok soru işaretleri ile giderler.Morgan şimdi kızı ile mücadele edecektir.Her şeyle 🫢
Jonah,eşinin ardından küçücük bir çocuk ve ihaneti ile baş başa kalır.Ve çocuğunun da babası kendisinin olmadığını anlar😞
Sonu gelmeyen duygular,kalbimizi ilk defa çarptıran tüm o heyecanlar ve pişman olacağımızı sandığımız ama pişman pişman olmadığımız anlar...
İnsan hissettiği onca şeyden pişmanlık duyabilir mi?
Yazardan 3.okuduğum kitabım ve yine çok güzel ve akıcıydı👍😍 sevdim tavsiye ederim 👍🤗
Düşünmeli değil mi, "Ne kadar tek başınasınız?" diye sorulmuyor da "Ne kadar yalnızsınız?" diye soruluyor. Acaba neden?!?!?
Gustave Janouch Franz Kafka'ya bir vesileyle şöyle sorar:
— [Gerçekten de] o kadar yalnız mısınız?
Kafka başıyla tasdik eder.
— Kaspar Hauser kadar mı?
Kafka güler:
— Onunkinden de beter... Ben [ancak] Franz Kafka kadar yalnızım! (G. Janouch, Gespräche mit Kafka, s. 41, Frankfurt, 1961)
Kimse başkası kadar yalnız olamaz, aksine herkes en nihayet kendisi kadar yalnızdır. Çünkü —unutmamalı ki— tek başınalığı başkaları (ağyar), yalnızlığı ise sadece kişinin kendisi (yâr) farkeder.
Uzun söze ne hacet, sen 'sen' kadar yalnızsın, ben 'ben' kadar!.. Şayet 'O'nun ahlâkıyla ahlâklanabilseydik, belki ancak o zaman 'O'nun kadar yalnız olabilirdik; zira 'O' da 'O' kadar yalnız!
Cenab-ı Aşka Dair Dücane Cündioğlu KAKNÜS YAYINLARI
Öncelikle bu kitabı okumaya başlamadan önce bu kadar etkileneceğimi beklemiyordum. Varoluş felsefesi, kendini sorgulama, çevrenizdekilere ve onların size bakış açıları, hayatı tanıma... Hepsini barındıran bir kitap. Moscarda bir gün aynada kendisine bakarken karısının “ burnunun yamukluğuna mı bakıyorsun?” Demesi üzerine hayata yeniden bakmaya başlar. Bütün hayatı alt üst olur ve çevresindeki bütün insanların onun burnunun yamuk olduğunu bildiğini farkeder. Her şey bundan sonra başlar. Kitap altını çizmelik bir sürü cümlelerle dolu. Kesinlikle durup düşüneceğiniz yerler var. Yeni bir bakış açısı kazandıracak kitaplardan.
Yaşamının her evresini sefaletle geçiren yazarın kumar sorunu vardı ve biriken borçlarını kapatmak için kitap yazmak zorundaydı. Toplumsal olaylar konusunda sessiz kalmak istemez, reform isteyen halkın yanında olmayı tercih ederdi. Bunun üzerine Rusya'nın Avrupa ülkelerine nazaran hiç gelişmediğini düşünen bir grup aydın yeni bir reform
- Kendimi çok iyi hissediyorum biliyormusun? dedi sevinçle.
+ Ne güzel! Peki neden? diye sordum.
- x kişi bana çok iyi geldi.
+ tanıyor musun? Bir şey mi oldu sana bunu hissettiren? dedim.
- Hayır. Hiç tanımıyorum ama ne farkeder ki!dedi..
- Sadece görmek, var olduğunu bilmek bile iyi geldi. Onu görmek mutlu ediyor beni. dedi...
19 mayıs 2011
Hayatımın en güzel günlerinden biriydi;
"beni çok seviyorsun değil mi" demişti
"kesinlikle, çok seviyorum" demiştim...
Genellikle "mutlu" olduğum günleri sonradan farkeder hüzünlenen biriyim fakat o gün gerçekten " an'ı yaşamıştım ve mutluydum,,,
Hikâye Hırsızı / Jean Hangi Korelitz
336 syf.
Kitabın sonunda "Herkesin kendine özgü bir sesi ve başka hiç kimsenin anlayamayacağı bir hikayesi vardır.Ve herkes yazar olabilir." cümlesi ile bende asla unutamayacağım bir iz bırakan kitapla geldim.Biraz polisiye biraz gizem sonunda tam bir ters köşe.
Kitabın başlarında biraz sıkıldığımı
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
*Ruhlar gözden tanır birbirini*
“Değişmeyen tek şey gözlerdir. Oradan farkeder birbirini berzah aleminden tanıyan ruhlar. Göz göze değdiğinde hatırlanır unutturulanlar. Gözlerin arkasından bakıyor çünkü onlar.Binlerce yıldır seni özledim der mi insanlar? Ruhu o ruhu aradıysa özler bulana kadar.”