NANDİYA EJDERHASI
Merhaba arkadaşlar bugün yazar @ekrem_altintepe #nandiyaejderhası adlı bir çocuk eseriyle karşınızdayım. Aslında sadece çocuk değil, yetişkinlere de hitap eden bir konuya sahip. Çocukların hayal gücüyle bayat ekmek israfını önleme amacıyla hazırlanan harika bir kurguya sahip. Tasarımı, içeriğindeki görsel ise muhteşem. Kızımın ve benim büyük bir keyifle okuduğumuz bir kitap oldu. Kesinlikle büyük küçük herkesin okumasını isterim. Okuyun okutturun derim
On yaşındaki Kerem annesinin ona verdiği bayat ekmekleri , barınağa vermesi gerekirken , çöpe atar. Daha sonra aynı yoldan geçerken o çöp konteynerini yerine simsiyah bir kulübe olduğunu farkeder .Merakla içeriği girdiğinde bir ejderhayla tanışır. Tutsak olduğu kulübe de olmasının suçlusu olarak Kerem'i suçlar.
Ejdarha Kerem'e birbirinden farklı görevler verir. Eğer bu görevler yerine gelirse ejderha mahsur olduğu kulübeden kurtulmuş olur. Kerem bu görevleri yerine getirmek için kuzeni Ecem'den yardım ister.
Kerem ve Ecem görevleri yerine getirebilecek mi sizce?
Ejderha nasıl Kerem yüzünden tutsak kalmıştır?
Kerem'in yaptığı büyük hata neydi sizce?
Eserin bize verdiği mesaj çok anlamlı ve önemli. İsrafının ne kadar kötü birşey olduğunu anlatıyor. Bayat ekmekleri nasıl değerlendireceğimizi ve ekmeğin oluşum aşamalarını okumak ayrı bir tat katmış esere.
Sevgili yazarımızın yüreğine emeğine sağlık, kalemi daim olsun inşallah ve bol bol okuyucuları olsun inşallah
@ekrem_altintepe
Kahvekokulukitaplar1
@marticocukkitaplari
MOĞOL-1
Bu vicdan olmasaydı bende;
İman vicdanın içinde,
Harman merhametle,
Vallahi bir cengizhan da ben olurdum.
Sana gelince odunum der insan;
İstediğine sevgisini verir her an,
İşine gelmeyince saçmalar,
Bu vicdan olmasaydı bende,
Vallahi bir Hülagu Han da ben olurdum.
Yabancı olmuş ne farkeder;
Sevginden versen kıyâmet mi kopar,
Kalbin ayırt edemiyorsa yabancıyı mı suçlar?
Bu vicdan olmasaydı bende,
Vallahi bir cengiz Han da ben olurdum.
Belki yabancı yakınından çok dost görüyor;
Sana olanca sevgisini veriyor,
Ama yürekten âmâysa yabancı ne yapsın,
Bu vicdan olmasaydı bende,
Vallahi bir Hülagu Han da ben olurdum.
benim de bir devletim var şu anda ilkokulda,
bana bir kere verse emekli olurum onursuzluktan
farkeder mi iktidara prezervatif olmuşken ruhum.
"Mükemmel bir ailenin tek kuralı vardır.
Asla kapıların ardına bakma."
Millie, geçimini evlerde çalışarak sağlayan bir genç kız.Aslında tek isteği okulunu bitirip o çok istediği mesleğini yapmaktı.Ama hep mi talihsizlikler onu buluyordu.
Bu seferki evi muhteşem çatı katında oturan Douglas Wendy Garrick çifti idi.Çocukları olmayan çiftin aslında evleri de çok pis değildi ama bu işe çok ihtiyacı olduğu için işine odaklandı.Tabi Millie için bu mümkün değildi çünkü kızımız az biraz meraklıydı.
Potronunun eşinin rahatsız olduğunu odasındayken onu asla rahatsız etmemesini söylediğinden beri o kapalı kapının arkasında nasıl bir kadının olduğunu ve en önemlisi de neden sürekli odasında olduğuydu çok merak ediyor ve sürekli odayı göz hapsine alıyordu.
Bir gün çamaşırları yıkanması için makineye atarken kan lekelerinin olduğunu farkeder.Gördüğü şeyin kan lekesi olduğuna çok eninde ama o lekenin nasıl olduğunu bilmiyordu.Her ne kadar Wendy Garrick'in kocasından şiddet görüyormuş gibi görünse de gerçekte olan çok farklı bir şeydi.🤭
İlk kitabı çok çok sevmiştim ve bu da efsane bir kitaptı.Sonu ile gerçekten ters köşe oldum unutulmazlar arasında yerini aldı.Umarım 3. kitapta biran önce çıkar👍👌👌
Diyelim ki sen haklısın. Geri kalan herkes de yanılmış. Ne fark eder ki?
“Benliğim ve prensiplerim açısından çok şey farkeder.”
Gerçekten mi? O kadar mı?
“İnsan benliğini koruyamazsa geriye hiçbir şey kalmaz ki.”
Sayfa 363
"İçten içe bana zarar vereceğini hiç düşünmediğim tek kişi tarafından mümkün olan en kötü şekilde ihanete uğradığımı biliyorum."
Morgan,eşinin kaza geçirdiğini öğrenir ve çabucak hastaneye gider.O sırada kız kardeşinin çalıştığı hastane olduğunu farkeder biran önce ona ulaşmaya çalışır.Ama acı gerçekle az sonra yüzleşir.Kazayı kız kardeşi ve eşi birlikte geçirir😞Her ikisini de kaybeder.Arkalarında bir çok soru işaretleri ile giderler.Morgan şimdi kızı ile mücadele edecektir.Her şeyle 🫢
Jonah,eşinin ardından küçücük bir çocuk ve ihaneti ile baş başa kalır.Ve çocuğunun da babası kendisinin olmadığını anlar😞
Sonu gelmeyen duygular,kalbimizi ilk defa çarptıran tüm o heyecanlar ve pişman olacağımızı sandığımız ama pişman pişman olmadığımız anlar...
İnsan hissettiği onca şeyden pişmanlık duyabilir mi?
Yazardan 3.okuduğum kitabım ve yine çok güzel ve akıcıydı👍😍 sevdim tavsiye ederim 👍🤗
Senleyken yer farkeder mi
Herkes en Nihayet kendisi kadar yalnızdır! -S-59
Düşünmeli değil mi, "Ne kadar tek başınasınız?" diye sorulmuyor da "Ne kadar yalnızsınız?" diye soruluyor. Acaba neden?!?!?
Gustave Janouch Franz Kafka'ya bir vesileyle şöyle sorar:
— [Gerçekten de] o kadar yalnız mısınız?
Kafka başıyla tasdik eder.
— Kaspar Hauser kadar mı?
Kafka güler:
— Onunkinden de beter... Ben [ancak] Franz Kafka kadar yalnızım! (G. Janouch, Gespräche mit Kafka, s. 41, Frankfurt, 1961)
Kimse başkası kadar yalnız olamaz, aksine herkes en nihayet kendisi kadar yalnızdır. Çünkü —unutmamalı ki— tek başınalığı başkaları (ağyar), yalnızlığı ise sadece kişinin kendisi (yâr) farkeder.
Uzun söze ne hacet, sen 'sen' kadar yalnızsın, ben 'ben' kadar!.. Şayet 'O'nun ahlâkıyla ahlâklanabilseydik, belki ancak o zaman 'O'nun kadar yalnız olabilirdik; zira 'O' da 'O' kadar yalnız!
Cenab-ı Aşka Dair Dücane Cündioğlu KAKNÜS YAYINLARI
