Böyle bir eser için tek inceleme yapan kişi olmak oldukça şaşırtıcı benim için. Bu paylaşım ile köşede unutulmuş değerli bir eser için farkındalık oluşturma ihtimali ise oldukça gurur verici.
1931-1952 yılları arasında yayımlanan birçok gazete ve dergide Sermet Muhtar’ın yazılarına rastlanır. Bu eser ise ilk olarak Dünün Genci Anlatıyor
Bir kişi olayları veya fikirleri yargılayıp, haklı bulduktan sonra kabul ederse, ancak o zaman farkındalık vuku bulur. Diğer türlüsü dogmaları meydana getirir.
Yaşantılarımıza farkındalık kazanmak, belli bir düşünce tarzını öğrenmekle, yani bazı alıntı inanç ve fikirlerle gerçekleştirilemez.
Bunlar sadece bilgidir, oysa ortada yaşayan bir şeyler olmalıdır.
Ani seslerden daha kötü olan tek şeyse ani sessizlikti, çünkü o zaman o tanıdık farkındalık geri dönüyordu, ses yok olduğunda dünya da yok oluyordu, sessizlik ne kadar yoğunsa gerçeklikle bağlantısını kaybetme hissi o denli büyüyordu.
.
Kerem, arkadaşları ile yapacağı maça gitmek için evden çıkarken, annesi içinde ekmek olan bir poşeti barınağa bırakmasını söyler. Maça geç kalacağı düşüncesi ile Kerem bu ekmek poşetini çöpe atar. Maç dönüşü yorgun halde eve dönerken bir kulübenin içine çekilir. Karanlık kulübe, yanan kazanlar ve adının Nan olduğunu söyleyen kapkara ve devasa bir ejderha ile tanışır. Ejderha Kerem’e çok kızgındır ve ondan bir görevi yapmasını ister. Kerem kuzeni Ecem ile beraber bu kızgın ejderha için yola çıkar ama karşılarında kötü kalpli bir düşman Farsi vardır.
Daha önce pek çok fantastik çocuk kitapları okumuştum ama bu denli duyarlı, ders veren ve bilgilendiren bir fantastik eser okuduğumu hatırlamıyorum. Günümüzde çocukların daha çok tercih ettiği fantastik türünde böylesi duyarlı ve anlamlı mesajlar veren eserler görmek mutluluk verici. Bilinçlendiren, farkındalık adına şahane bir eser. Ebeveynlerin kesinlikle çocukları ile birlikte okuması gereken eserlerden biri. Kitabın seri olması ise ayrıca güzel bir haber. Devam kitaplarını da heyecanla bekliyor olacağım. Her türlü israfa en güzel örnek hikayeydi anlatılan. Şiddetle tavsiyemdir.
#NandiyaEjderhası
^
^
#alıntı
Düşmanı tanımak onu yenmenin ve yok etmenin ilk adımıdır.
^
^
#ekremaltıntepe #martıyayınları #martıçocuk #bloghemsire #çocukkitapları #ekmek #israf #NandiyaMaceraları
"GÜN İZLERİ"
Az ileride iki karganın sokak gösterisi başlıyor, seke seke bir ekmek parçasını kapmaya çalışıyorlar.
"Sakın pes etmeyin kargalar" diyorum,
"sakın pes etmeyin".
Bilmiyorsanız söyleyeyim,"kazanmak tatlı şeydir".
Günlük hayatımızda yaşadığımız senin, benim, bizim, hepimizin yaşamından birer
Varoluşçuluğun bende bıraktığı his bambaşka. Hayat normal akışında giderken “Anlam” ile yaşama zevk katan bir kuram. Endişe ve korkunun ayrımını o kadar güzel anlatmışki yazar, tekrar
tekrar o bölümü okudum. Yalnızlığı anlatırken özellikle yapıcı yalnızlığa vurgu yaparken, Sinan Canan’ın çok sevdiğim sözü olan “Kimseye vahiy çarşıda pazarda gelmemiştir. Düşünmek için herkesin Hirası olmalıdır.” cümlesi geldi aklıma. Okurken kendine çokça farkındalık kazandıran bir kitap. Keyifli okumalar.
Piraye geçen gün bana dedi ki:
”Nazım, insan senden çok şey öğrenir, ama sen bunu insana öyle bir öğretirsin ki senden öğrendiğinin farkına varmaz, bunları ben kendim buldum, zaten biliyordum zanneder."
(bu farkındalık, hayranlık ve aşk📌♥️)