"Ben diyorum ki, tek bir çeşit özgürlük vardır, bir tanecik: O da önce insanın gözünün görmesi, sonra da cebinin mangırla dolmasıdır, gerisi fasarya! ...
Halk istiyormuş da bu yüzden yukardaymışlar!.. Oy nedir Allahaşkına, bilmeyen mi kaldı! Demokrasi? fasarya! martaval!.. Yufka yürekli adamları kandırmanın yolu... Hih! Hih! Hih!..
"Ben diyorum ki, tek bir çeşit özgürlük vardır, bir tanecik: O da önce insanın gözünün görmesi, sonra da cebinin mangırla dolmasıdır, gerisi fasarya!..."
İsviçre'de bir kapıyı çaldığınızda kapıyı beş cm açıp, büyük bir güvensizlikle aralıktan bakarlar. Türkiye'de ‘hangi' kapıyı çalarsanız çalın sonuna kadar açıyorlar. En büyük fark bu, ekonomi falan fasarya.
Haldun Taner'in kalemini çok sevdim. Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu birbirinden güzel 9 hikâyeden oluşuyor. Benim en çok sevdiğim Fasarya oldu. Haldun Taner severler için güzel bir kitap,tavsiye ederim. Sayfa altlarında eski kelimelerin anlamı verilmiş o yüzden anlaşılmaması gibi bir durum söz konusu değil.
#okumakneguzelsey
Kadın Dediğin
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve
Ölüm ise, soğuk gözlerini kurbanından ayırmadan şunları söyledi:
- "Hep böyle derler. Şimdiye kadar hemen hiçbir kimse, yaşadığı ömrü yeterli görmedi ve birçoğu beni oyuna davet etti. Ama haklısın; oyuna düşkünüm. Ayrıca senin dediğin gibi, mücadeleden kaçacak biri değilim. Kabul ediyorum teklifini. Söyle bakalım, hangi oyunu oynayacağız? Satranca ne dersin?"
Sanki Ölüm ayıp bir şey söylemiş gibi yüzünü buruşturan kabadayı, "Bırak o fasarya oyunu!" diye cevapladı, "Aklıyla değil, şansıyla oynayana erkek derler. Yoksa kumarda kaybetmeden aşkta nasıl kazanırsın başka? Bir kahvehane oyununa ne dersin? Mesela kozlu bir oyuna?"