At üzerinde şehre girmek o şehrin fatihi anlamına gelirdi. Başta Fatih Sultan Mehmed olmak üzere birçok Osmanlı padişahı, fethedilen şehirlere, şehrin surlarının ana kapılarından at sırtında giriş yapmışlardır.
"Fatih Sultan Mehmed gemilerini karadan yürüttü ya,deniz kaçkını bir ulusun çocuklarıyız biz o gün bugün. toprakçıl bir çapadır denizyollarının arması bile
Ama dilimizde yine de en ürpertili kelime deniz"
Böylece Osmanlı 'da vakıflaşma süreci başlıyordu.
Bu sürecin nasıl işlediğini göstermesi açısından Fatih'in bir vakfiyesini özetlemek istiyorum:
"Ben ki İstanbul fatihi abd-i aciz (aciz kul) Sultan Mehmed Han'ım!
Bizatihi alnumun teriyle kazanmış olduğum akçelerumle (paramla) satun alduğum İstanbul'un Taşluk Mevkii'nde kaim (bulunan)