Fatih KAYA

Fatih KAYA
@fatihland
Merakla başlar her serüven. Hayatımın karalama defterine hoşgeldiniz. Burada kuralları ben koyarım, kartlarımı açık oynarım. Dikkat! Hiçbir kurduğum cümlede, virgül bile yaşantısız değildir!
bidünyakitapgrubu
bidünyakitapgrubu
lşıltı kentlerden gelir, bilgelikse çölden.
Sayfa 60 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Dilekler balık olsa hepimiz ağ atardık," diye mırıldandı. Annesinin sözüydü bu; Halleck ne zaman geleceğin karanlık olduğunu hissetse böyle derdi. Sonra denizi, balığı asla olmamış bir gezegende bu lafın tuhaf kaçacağını düşündü.
Sayfa 58 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
İyi eğitilmiş bir meyve ağacıyım ben, diye düşündü. Duygularım, yeteneklerim bana aşılandı, geliştirildi... Meyvelerimi başkası toplasın diye.
Sayfa 58 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ha ha!" diye kahkahayı basan Gurney, "Galacialı Kızlar" şarkısını çalmaya başladı; şarkıyı söylerken çoklumızrabı tellerin üstünde öyle hızlı geziniyordu ki bulanıklaşmıştı: "Ohhh, Galacialı kızlar İnci karşılığında o işi yapar, Arrakisli kızlarsa su ister! Ama kadın gibi kadın istiyorsan Alev alev yansınlar, tüketsinler diyorsan, Caladan'ın kızları denemeye değer!"
Sayfa 53 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Hayatın sırrının çözülecek bir problem değil, tecrübe edilecek bir gerçeklik olduğunu söyledi.
Sayfa 51 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Aylar dostun, güneş ise düşmanın olacak."
Sayfa 49 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
"Buraya sözcükler üstüne ağız dalaşı yapmaya, anlamlarını tartışmaya gelmedik," dedi. "Rüzgara boyun eğen söğüt serpilip büyür ve sonunda söğütlerin sayısı öyle artar ki... Rüzgara karşı duvar olurlar. Söğüdün gayesi budur."
Sayfa 44 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
"Evet. Bu arada, belki de kız bana Usul diyordu," dedi Paul. "Bu şimdi aklıma geldi." Yine gözlerini kapadı. "Denizlerden bahsetmemi istiyor. Elini tutuyorum. Ona şiir okuyacağımı söylüyorum. Şiir okuyorum ama bazı sözcükleri... Kumsal, dalga, denizyosunu ve martı gibi sözcükleri açıklamam gerekiyor." Rahibe Ana, "Hangi şiir?" diye sordu. Paul gözlerini açtı. "Gurney Halleck'in kederli zamanlarda okuduğu senfonik şiirlerinden biri sadece." Paul'ün arkasında duran Jessica şiiri okumaya başladı: "Anımsıyorum kumsaldaki ateşin tuzlu dumanını Ve gölgeleri, çamların altındaki... Koyu, tertemiz... Hareketsiz... Denize uzanan toprak parçasına tünemiş martılar, Yeşilin üstündeki beyazlıklar... Esiyor çamların arasından bir rüzgar Dalgatandırmak için gölgeleri; Kanatlarını açıp havalanıyor Martılar Ve gökyüzünü dolduruyor çığlıklarıyla. Rüzgarın sesini duyuyorum Esiyor kumsalımız boyunca, Ve dalgaları, Ve görüyorum ateşimizin Denizyosunlarını yaktığını."
Sayfa 43 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
"Seni öz kızlarımdan biriymişsin gibi severim ama sevgimin beni görevimi yapmaktan alıkoymasına izin veremem."
Sayfa 41 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Yaşlı kadının sesi yumuşadı. "Jessica, kızım... Keşke yerinde olabilsem; bütün sıkıntılarını üstlenebilsem. Ama her birimiz kendi yolumuzu çizmeliyiz."
Sayfa 41 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Yaşlı kadın, "Bunu ben hallederim, Jessica," dedi. "Pekala, evlat; söyle bakalım, Gerçeğisöyletme ilacı hakkında ne biliyor sun?" "Yalanları fark etme yeteneğini artırmakta kullanılır," dedi Paul. "Annem söylemişti." "Gerçektransına giren birini gördün mü hiç?" Paul başını iki yana salladı. "Hayır." Yaşlı kadın, "Tehlikeli bir ilaçtır ama içgörüyü güçlendirir," dedi. "Bir Gerçeğisöyleten, o ilacın lütfu sayesinde belleğindeki... Bedensel belleğindeki pek çok yere bakabilir. Geçmişe ait birçok koridora bakabiliriz... Ama sadece kadınlara ait olanlara." Sesi biraz hüzünlendi. "Bununla birlikte, hiçbir Gerçeğisöyleten'in göremediği bir yer var. Orası bizi itiyor, dehşete düşürüyor. Denir ki, günün birinde bir erkek çıkıp ilacın lütfu sayesinde kendi iç gözünü bulacak. Bizim bakamadığımız yere... Hem dişil hem eril geçmişiere bakacak." "Kuisatz Haderah'ınız mı?" "Evet, aynı anda birçok yerde olabilen kişi: Kuisatz Haderah. Pek çok erkek bu ilacı denedi... Öyle çok ki; ama hiçbiri başara madı." "Hepsi de deneyip başarısız mı oldu?" "Yo, hayır." Yaşlı kadın başını iki yana salladı. "Deneyip öldüler."
Sayfa 26 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
On bir bin dokuz yüz doksan dokuz Küçük Kara Balık: "İYİ GECELER!" dediler ve gidip uyudular. Büyükanne de uyudu ama küçük kırmızı bir balık ne yaptıysa uyuyamadı. Geceden sabaha kadar denizi düşündü durdu. *Her hikayenin sonu yoktur. Yaşam meşalesi nesillerden nesile, bilim meşalesi kişilerden kişiye aktarılmaya devam eder. Merak, öncüden öğrenciye devam eder.
Sayfa 52 - Ren ÇocukKitabı okudu
Minik Balık: "E peki sen?" diye sordu. Küçük Kara Balık: "Beni düşünme. Ben bu acımasız yaratığı öldürmeden dışarı çıkmayacağım." dedi. *Yaptıklarından emin olan karşısına ölüm bile çıksa diz çökmez, bir eski dost gibi ölümü karşılar.
Sayfa 50 - Ren ÇocukKitabı okudu
Ay: "Dünya çok büyük ama. Tüm dünyayı gezemezsin ki!" Küçük Kara Balık: "Olsun, gidebildiğim yere kadar giderim." *Hedef değil, heves olmalı ve birazda inat.
Sayfa 33 - Ren ÇocukKitabı okudu
Küçük Kara Balık: "Cahil olmasaydınız dünyadaki başka canlıların da kendine göre çok güzel olduğunu bilirdiniz."
Sayfa 18 - Ren ÇocukKitabı okudu
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.