Plüton'u Öldürmek , Adem'den sonraki dönemlere ,mağaralarda, açık alanlarda ve ağaç kovuklarında barınılan bir döneme götürüyor bizi. Ana karakterlerimiz birbirinden tamamen farklı bir abi - kardeş. Tao ve İsimsiz. İsimsiz çünkü ,isim yaşadığı topluma faydalı veya kahramanca işler yapılırsa verilen bir ödül. Ve İsimsiz'in bu kurallara göre bir isim almaya niyeti yok. O daha çok bu yaşamı, varoluşu sorgulayan,yaşadıklarını duvarlara resmeden ırkından farklı bir mağara adamı. Ta ki kendi ırkı dışında bir ırk olduğunu keşfedene kadar. Merakınin verdiği cesaretle bu ırkı gözetlerken aşık olur ve İsimsiz'in macerası başlar.
Nasıl bir macera onu bekliyor?
Farklı bir ırk ile dinini ,dilini ve yaşantısını değiştirerek yaşayabilecek mi?
Ve en önemlisi Plüton kim?
Özenli dili, akıcı anlatımı, farklı kurgusu ile keyifle okunanan kitaplardan biri oldu benim için. Yazarın mağara dönemi ile ilgili çok araştırma yaptığı da okurken anlaşılıyor. O dönemleri yaşıyor gibi hissettirdi bana.
Aşk bir yere kadarmış. İstediğin elbiseyi alamayınca, istediğin restorana gidemeyince, istediğin arkadaşlarınla gönlünce görüşemeyince yitip giden bir şeymiş aşk.
Öyle ya, hayatta kötüye giden her şeyin, çıt diye kırıldığı bir an vardır ve çoğu zaman öyle belli belirsiz bir çıt sesidir ki, kimse duymaz; ama o günden sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz..