"Hikâyelerimiz ne zaman başlar ne zaman biter? Doğduğumuzda mı, yaşarken mi yoksa öldükten sonra mı?"
Filler Ölüme Yalnız Gider ; Serpil Tuncer'in okuduğum ikinci kitabı. İlk okuduğum Plüton'u Öldürmek kitabı romandı. Bu kitabı ise hikâyelerden oluşuyor.
Senin, benim, bizim hikâyelerimizden oluşan kitapta bazen hayal dünyasından, bazen toprak altından, bazen de gerçek dünyadan karakterler.
Kimi genç, kimi yaşlı, kimi çirkin, kimi güzel, kimi ölmüş, kimi yeni doğmuş, kimi kadın, kimi erkek, kimi ağaç, kimi kuş hepsi iç içe ; sevgiyi, sevgisizliği, mutluluğu, mutsuzluğu, hayal kırıklığını, umudu, hüznü, sevinci, ayrılıkları, özlemleri ile hepsi bir arada. Tıpkı hayat gibi. Hiç görülmüş müdür hayatın tekdüze aktığı, hayat kendi bildiği gibi gelir ve size sadece yaşamak kalır anı. En önemli kural kabulleniştir.
İnsan ; ya geçmişe takılıp kalmıştır ya da geleceğe odaklanmıştır, kaçırır delice bir coşkuyla gelen hayatı. Yaşam hep mutluluk/mutsuzlukla akmaz gelir ve geçer hepsi. Yaşananlar bir şeylere, bir yerlere, birilerine hazırlar bizi. Farkedebilsek daha huzurlu ve dingin, teslimiyetin hazzını tatmış bir şekilde yaşayacağız da işte bir farkedebilsek....
Birbirinden güzel ve aynı zamanda düşündüren hikâyeleriyle " Filler Ölüme Yalnız Gider" kitap sever dostlara tavsiyemdir.