Efendim! Nasıl da üstünlük, iktidar, yüksek otorite kokan bir söz - alt seviyedeki adamın daha tepedekine hürmetini ifade ediyor; adam biraz aman versin, alttan alsın diye söylenmiş bir söz, bir nevi sadaka talebi.
Eğer bir ülkede adalet yozlaşırsa, o memleketin dibi oyulmuş demektir. Adaleti çökmüş bir milleti yok olmaktan hiçbir güç kurtaramaz. Kanun karşısında eşkıya İnce Memed'de birdir, başvekil İsmet Paşa da.
İnsanın içindeki adalet duygusunu köreltirsek, insanın insana saygısı kalmaz. İnsanın insana itimadı, hürmeti kalmayınca da bir yerde insanlık çok şey kaybeder, hayat çirkinleşir.
Yuvarlak yılların densizliğini bizden mi öğrenecek? Denenmiştir, yıl kısmı, 10-20-30 dedi mi, bir rezillik çıkarır sağlam... Kiminde dünyayı yer depremi kavrar. Kiminde deniz donmuş... Kiminde sıcak erken bastırır... Yuvarlak yıllarda çok yaramaz işler olur.
Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler. Kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar.
İnsanı bulmadan hiçbir şey bulunamaz, insan da ruhtan, yokluktan başka bir şey değildir. Çünkü asıl varlığını maddesi taşımaz, maddesini kavrayan yokluk taşır. Yokluk... Yani ruh... Yani maddenin cevheri... Ruhun varlığı nasıl anlaşılır bir şey değilse, yokluğu da öyle anlaşılır bir şey değildir.
Evet, onlar da insandır! Pavlenko'lar, İvan'lar, Kostyük'ler, Vasil Dimitroviç'ler, Stapan'lar. "Tanrım!" diyorum. "Onlar da insan! Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!"
Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı!
Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri yani Avrupa dillerindeki 'barbar', Japon dilindeki 'gaijin', Müslümanlardaki 'kafir', Almanlardaki 'Ari olmayan' gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
Bir ara Türkiye'de niye bu kadar çok Ereğli var diye sormuştum kendi kendime. Konya Ereğli'si, Marmara Ereğli'si, Karadeniz Ereğli'si! Sonra araya araya bunların eski "İraklion" lar olduğunu anladım. Aynen Bolu gibi. Bolu, İnebolu, Tirebolu, Safranbolu kasabaları, aslında 'poli' yani Rumca 'şehir' kelimesinden geliyordu.
Geçmişini durmadan yeniden tanımlayan başka bir ülke var mıdır acaba?
Bir milletin dış düşmanlarla çarpışması bazı işleri kolaylaştırıyor. Toplumun her katından insanlar bir araya geliyorlar. İç kötülüklerle uğraşırken durum böyle değil..