Devletlerin gücü ,zaafı, milletlerin ilerlemesi ve yozlaşması, yalnızca devlet adamlarının işinin ustası oluşu, yönetme yeteneklerinden veya beceriksizliklerinden kaynaklanmaz.Devlet yöneticileri iyi ya da kötü, kendi milletlerinin bir yansımasıdır. Devlet adamları, milli ruhun birer kopyasıdır; halk kitlesinin içinden çıkmıştır.
Bir millet nasılsa, devlet adamları da o millet gibidir. Bu sebeple eski zamanlardan beri "Her millet, layık olduğu idareye, devlet adamlarına sahip olur." denilir.
" Demek ki gerçek askerleri savaşa götüren nedenler gibi gerekçelerle savaş kararı almışlardı!
Ruslara deniz lazımdı, o yüzden Japonlarla savaşa tutuşmuşlardı. Kızıl Gömlekliler'e top oynayacak alan lazımdı, başka türlü olmayınca, o zaman top sahasını savaş yoluyla elde etmek istiyorlardı."
Yaşam soluğumuzun kaynağını soruyorsun
Çok uzun hikayeyi özetlemek gerekirse
Derim ki çıkmış ummanın derinliklerinden
Sonra umman yutuvermiş onu yeniden.
Her gün biri çıkar, başlar benim ben demeye,
Altınları, gümüşleriyle övünmeye.
Tam işleri dilediği düzene girer,
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
(Ömer Hayyam)
''Bazen çılgınca bir düşünce, gerçekleşmesi en imkansız fikir bile insanın aklını öylesine güçlü bir şekilde ele geçirir ki kişi onu yapılması mutlaka gerekli bir şey sanır...
Bundan da öte, eğer bu fikir kişisel bir tutkuyla bağlantılıysa, kişi bunu bazen kaderi olarak görür; onu kaçınılmaz, önceden belirlenmiş bir durum olarak kabul eder, olması şart, kaçınılması imkansız bir şey.
Bu bir önsezi birleşimi, müthiş bir irade gücü, kişinin kendi düşleriyle zehirlenmesi veya başka bir şey olabilir.'' (Aleksey İvanoviç)