Fatma

Fatma
@fatmasantugrul
Ben Filistin'im... Toprağımda çocuklar büyümez benim... Üzerlerine salınan bombaları uçurtma zannederler. Tel örgülerden salıncaklara kurulurlar... Beton yığınları arasında korkuları da sıkışıp kalır çocukların... Uyumak istemez benim toprağımın çocukları... Onlar bilirler uyumanın ölüm demek olduğunu... Uyumak bombalardan kaçamamaktır benim toprağında... Uyumak annesinin elini bir daha tutamamak, babasının dizine başını koyamamaktır. Sahilde top oynarken şehadetin ne demek olduğunu bilir benim toprağımın çocukları... Oyun oynarken yakalar ölüm onları...
Sayfa 80
Reklam
Ben Filistin'im... Avuçlarını tuttuğum çocuklar büyüyemeden düşer toprağıma... Diriliş muştuları söyler semamda dolaşan güvercinler... Bir talihsizliği silmek için döner durur zaman... Mekân bu yeri gülistan eylemek ister. Yanan evler, yıkılan binalar arasında dirilir en güzel çiçekler... Karanlığın tam orta yerine uyanır savaşın çocukları... Anneler en cesur çocuklarını savaş alanında doğurur. Ölümün düğün yeri olduğu yerdeyim. Sığınağı Allah olanın derdi yoktur. Havarileri yetişir teselli için Hz. İsa'nın... Hz. İsa'nın doğduğu yer benim... Darlık arasında genişlik bulanların, isyanın tuzağından kurtulanların yaşadığı yerdeyim. İmanıyla dirilenlerin kalbindeki aşk benim... Hz. İsa'nın ruhunu kuşanır gibi... Hüzünlü bir coğrafyada zaferi kazanır gibi...
Sayfa 80
Ben Filistin'im
"Büyüyemeyen çocuklar cennet bahçelerinde oynarken Mescid-i Aksa'nın güvercinleri konar avuçlarına... O güvercinler ki, anlar çocukların dilini... Hz. Süleyman'ın kuşları anladığı gibi..."
Sayfa 77

Reader Follow Recommendations

See All
Kudüs Benim Yüreğim
"Ah Kudüs! Ah benim yüreğim, Heybemden dökülen kırık ve eksik kelimelerim, Ah benim ümmetim ve kimsesizliğim! "
Sayfa 71
Kudüs
Duam odur ki; dinsin artık İsa'nın bitmeyen elem yolu, kesilsin Meryem'in gökkubbeyi ağlatan acı çığlığı, Zekeriya'nın feryadı sürûra gark olsun. Asumanı inletsin Ömer'in adalet nameleri, Musa'nın hedefi yeniden Kudüs olsun, Golyat'a galip gelsin yine Davut. Ve Miracın ilk basamağı merdiven olsun Ümmet-i Muhammed'in baki huzuruna..
Sayfa 32
Reklam
"İnsanları öldüren kader, onları görebilmemiz ve gözlerimizi bu cesetlerle doldurabilmemiz için bizi de sorumlu kılıyor. Korku, alışılagelmiş korku, kaçış değil. İnsan, gerçeği kavradığı için utanıyor — işte gerçek önümüzde: Her ceset sen, ben ya da biz olabiliriz. Arada hiç fark yok. Eğer yaşıyorsak, bunu bir başkasının kirletilmiş cesedine borçluyuz. Bu nedenle her savaş bir iç savaştır. Her şehit, yaşayan canlıya benzer ve ondan ölümünün hesabını sorar."
Sayfa 77 - Yapı Kredi Yayınları
"...Ölümü denemekse on sekiz yaşında intihar ettin, güzel genç bedenin ile ölmek, cesedini bulacak kişileri korkutmak, alın, bu acımasız yaşam sizin olsun, demek istedin. İyileştirdiler. Sana daha da acımasız olduklarını yaşatmak istediler. Artık sen de acımasızsın."
Sayfa 71 - Yapı Kredi Yayınları
"Yalnız sağlıklı insan aklı ile yaşansaydı, değmezdi yaşamaya can sıkıcı olurdu. Tam aksine güzel olan dünyanın gökyüzü altında bir deliler topluluğunu andırması."
Sayfa 63 - Yapı Kredi Yayınları
YETER!
"Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım."
Sayfa 58 - Yapı Kredi Yayınları
Hepiniz ne denli can sıkıcısınız!
Her şey geçiyor. Hiçbir şey geçmese de. Çevreme bakıyorum. Ne var. Bildik siyah geceler. Bildik gri sabahlar. Bildik güneşin belirli ışığı. Zaman zaman en büyük güzelliklerine bürünse de, ışıklar gerçekten bizi şaşkına çevirse de, o ışıkların sonbahar ışıklarının tüm sonbahar yapraklarına verdiği renklerin tüm çeşitliliklerinde bir başına ışığı ilk kez görürcesine yürüsen de, içinde bağıran gene Dr. Driver: "Hepiniz ne denli can sıkıcısınız!" "Hepiniz ne denli can sıkıcısınız!"
Sayfa 49 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"İnsan yirmi yaşında ya toplumun akılla bağdaşmayan düzenine girer ya da var olur. Uyum istemiyor, var olmak istiyor. Gidiyor. Sınırlarını zorluyor. Ben de gidiyorum. Henüz uyum duyacağım hiçbir şeyle karşılaşmadım."
Sayfa 48 - Yapı Kredi Yayınları
"- Sizin gibi insanlara yer yok. Bana acı çektiriyorsunuz. Başında fırtınalar esiyor, gözleri kıpkırmızı. Stefano gülümsedi: - Biz dünyaya kendi kendimize acı çektirmek için geldik, dedi."
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları
"All is the same Time has gone by Some day you come Some day you'll die. Some one has died long time ago.
Sayfa 17 - Yapı Kredi Yayınları
" Solucandan insana dek uzanan bir yol var arkanızda fakat pek çok yanınız hâlâ solucan. Bir zamanlar maymundunuz ve insan şimdilerde de herhangi bir maymundan daha fazla maymun. En bilge olanınız bile, bitki ile hayalet arasında bir çelişki, ikisinden oluşan bir karışım. Fakat size birer bitki veya hayalet olmanızı mı salık veriyorum? "
Sayfa 14
" Maymun, insan için ne anlama gelir? Bir kahkaha veya acı dolu bir utanç. İnsan, Üstinsan için işte tam da bu olmalı: Bir kahkaha veya acı dolu bir utanç. "
Sayfa 14
" Yorgun. Öfkeli. Yalnız. İyimser. Bunların karışımından ne çıkarsa... öyle bir cennet, öyle bir cehennem. "
Sayfa 90 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
Uzak Geleceklere Onur Borcumuz Var
" Unutmak, kişisel acılarımız için belki yaşama gücü verir ama toplumsal acılarda unutmak, ipimizi kendi elimizle cellâdımıza teslim etmekten başka bir anlam taşımaz. "
Sayfa 63 - Kırmızı Kedi Yayınevi
TAŞLARA VURAN ACI
Hatice, dedim. Ben Leyla'yım, dedi. Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu. Rüzgâr bütün yapraklardan çekildi. Yalnızlık işte, dedim. Yok, dedi, sevmek arzusu. Bir tek ölüler yalnızdır. Bir daha ürperdim. Gülümsedi. Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü. İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında. Korku, dedi. Bilmek korkusu Anlamak korkusu. Yaşamak korkusu. " (...)
Sayfa 17 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Gönül yorgunluğu
" Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Ölümün, yaşarken hüküm sürmesi insanda. "
Sayfa 10 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Gönül yorgunluğu
" Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrlıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. "
Sayfa 9 - Kırmızı Kedi Yayınevi
İnsanın Anlamını Tüketmek
" Ölüm yok. Ölüm korkusu da. Özgürlük saçma! Başkaları kalmadı. Onu göklere çıkaran, yerlere gömen aşkın deliliğinden de kurtuldu. Zaman sadece kendisi. Başka hayatlar kalmadığı için başka hayatlardan ara ara kalbine yürüyen o tuhaf endişe de, üzüntü de yok. Anlamanın azabından kurtuldu. Sadece inanıyor. Öyle bir hiza buldu ki kendine, o güzelim, biricik hikâyesi, önce tuhaf bir can sıkıntısına, sonra da yalnızlık korkusuyla herkesten yapılmış bir yalana döndü. "
Sayfa 8 - Kırmızı Kedi Yayınevi
" Ne yani, açlıktan inlemek zenginlerin uyumalarına mı mâni oluyor? "
Sayfa 166 - Koridor Yayıncılık
Reklam
" Böyle şeyler düşünmenin iyi olmadığının, özgür fikirlilik olduğunun farkındayım, ama dürüst konuşacaksak, doğruyu söyleyeceksek neden kahpe felek birine ana rahminden itibaren talih bahşeder de bir diğeri gözlerini dünyaya yetiştirme yurdunda açar? "
Sayfa 162 - Koridor Yayıncılık
" Zaten utancınız yapmacık. Hiç değilse samimi bir pişmanlık getirin gelirken! "
Sayfa 151 - Koridor Yayıncılık
" Ah, dostum! Bedbahtlık aslında bulaşıcı bir hastalıktır, bu yüzden biz yoksul ve bedbaht insanlar daha fazla yoksulluk ve bedbahtlık bulaştırmamak için birbirimizden uzak durmalıyız. "
Sayfa 116 - Koridor Yayıncılık
" İnsanoğlunun payına ne düşeceğini her şeye gücü yeten Tanrı belirler. Kiminin omuzlarına general apoletleri takılır, bir başkasına dokuzuncu sınıf memurluk bahşedilir. Böylece birine emir verme görevi, diğerine ise sesini çıkarmadan, korku içinde söz dinleme yetisi verilmiş olur. Bu görevler kişinin yeteneğine göre hesaplanır, çünkü birinin şuna yeteneği vardır, diğerinin buna. Yeteneği dağıtan bizzat Tanrı'nın kendisidir. "
Sayfa 109 - Koridor Yayıncılık
" Geçmişte kederden başka bir şey yok, tek bir hatıram bile yüreğimi parçalamaya yetiyor. Beni yaşarken öldüren o kötü insanlar yüzünden bir ömür boyu gözyaşı dökeceğim. "
Sayfa 17 - Koridor Yayıncılık
İnsanın Anlamını Tüketmek
" Kimsenin kendine ait bir zamanı yok. Kimsenin kendi acısı yok, anısı yok, rüyası yok, arzusu yok. Herkes koronun en ortasında en yüksek sesi çıkarmak için çırpınıyor. Oraya nasıl geldiğini bilmiyor. Kalabalıkla birlikte o da bağırıyor. "
Sayfa 7 - Kırmızı Kedi Yayınevi