Bu roman, Sarı-Özek bozkırında yaşayan Kazankap’ın ölümü ile başlıyor ve ölünün defnedilmesiyle bitiyor. Ee bir günlük hikaye mi yani bu diyebilirsiniz fakat yazar ne demiş “Gün Olur Asra Bedel”.
Evet Kazangap’ın ölümü ile çok yakın arkadaşı olan Yedigey, kâh geçmişe gidiyor yaşadığı ve yaşadıkları anıları anlatıyor, kâh bugüne geliyor defin işlemleri sırasındaki olayları anlatıyor. Roman da herkesin bir hikayesi var. Sadece insan karakterlerin değil, gökyüzündeki çaylağın, Yedigey’in devesinin hatta Aytmatov anlatımı ve güçlü betimlemeleriyle dağ, taş, tren ve Sarı-Özek bozkırından dahi hikayeler sunuyor bize. Ana-beyit mezarlığı, Nayman Ana efsanesi, “mankurt” kavramı, Raymalı Aga Efsanesi gibi roman içinde geçen bazı hikaye ve efsaneleri de anlatarak adeta benzersiz bir yolculuğa çıkarıyor bizi.
Dönemin siyasi havasından da bilgiler buluyoruz. Hatta o dönemde yayınlanmasına izin verilmediği düşünülen bir bölümü yazar “Cengiz Han’a Küsen Bulut” kitabında anlattığı belirtilmiş. Bu kitaptan sonra o kitabını da okuyabilir ve Kuttubayev’in nasıl öldüğünü öğrenerek yapbozun parçalarını tamamlamış olursunuz diye düşünüyorum.