EŞ-ŞEYH EBU’L-HASAN EL-HARKÂNÎ (K.S.)
Silsile-i Sâdât’ın altıncı halkası olan Ebu’l-Hasan el-Harkânî (k.s.) Hazretleri, devrinin en büyük âlimi ve zamanının kutbu idi. Onun mübarek sözlerinden bazıları şunlardır: “Dünyada âlimler ve ibadet eden kullar çoktur. Fakat Allâh’ın razı olacağı şeyle akşamlayıp yine onun razı olduğu şeyle sabahlamak lâzımdır.” Yani devamlı Allâhü Teâla’nın
Fenalıklara Değil İyiliklere Bak
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile alakalı Hz. Muâviye (r.a.) şöyle anlattı: Bir seferde Resûlüllah Efendimiz'in (s.a.v.) matarasını taşıyan Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) rahatsızlanmıştı. Ben hızlı davranarak hemen Resûlüllah'ın abdest aldığı matarayı aldım, hürmetle Resûlüllah Efendimiz'in eline su dökmeye başladım. baktı ve: Resûlüllah Aleyhisselâm bana bakınca heybetinden başımı eğdim. Sonra Resûlüllah (s.a.v.) bana tekrar baktı ve: "Ey Muâviye (r.a.), eğer Müslümanların işlerini görmek sana verilirse Allâh'tan kork ve adaletle hareket et." buyurdu. Bundan iyice anladım ki bu iş, benim başıma gelecektir. Abdest suyunu dökmeye devam ettim. Sonra Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) ikinci defa baktı ve: "İyi bil ki benden sonra ümmetimin işlerinin başına geçersin. O vakit geldiğinde sen onların iyiliklerine bak, suçlarına ve fena hallerine bakma." buyurdu. Bundan dolayı Hz. Muâviye (r.a.), insanlara hep yumuşaklık ve tatlılıkla davranırdı. (İslam Tarihinden Altın Sayfalar, Fazilet Neşriyat)
Reklam
Peygamber Efendimiz'den (s.a.v) itibaren silsile kitapları hız kes mez. Arapça ve Osmanlıca kaynaklardan derç edilen bütün silsile leri Fazilet Neşriyat'tan çıkan Silsile-i Saadat kitabından okuduğu nuzda bu inanç silsilesinden haberdar olabilirsiniz, soyağacına bir de bu cihetten bakmanız hayatınıza daha da fayda sağlayacaktır.
Yine denilmiştir ki: İnsan, hayâta bir lahzada kolaylıkla gelivermiş olmadığı gibi kolaylıkla geçip gidiverecek de değildir. O, ciğerlere işleyecek şiddetli bir meşakkat ile kuşatılmış olarak ve Allâh’ın inâyeti ile tavırdan tavra o meşakkatler içinden geçirtilerek yaratılmış, o sûretle insan olmuştur. Demek ki mihnet ve meşakkat içinden insanlık gâyesine ermek, insan yaratılışının bir lâzımı ve herşeyi yaratan Cenâb-ı Hakk’ın bir kanunudur. İnsan hadd-i zâtında âciz, halsiz ve kuvvetsiz iken Allâhü Teâlâ’nın büyük bir inâyet ve himâyesine mazhar olmuştur. O hâlde insanın, kâmil bir insan olmak için bunu bilerek mihnet ve meşakkate göğüs germesi ve o meşakkat içinde kendisini koruyup kuvvet veren Cenâb-ı Hakk’a şükrünü edâ etmek üzere vazîfeye koyulması ve öyle acınacak kullara da merhamet ederek halâs ve rızâ yoluna gitmesi lâzım gelir. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’an Dili Tefsîri, Fazilet Neşriyat)
Bir talebe, elindeki Mushaf-1 Şerîfle mektepten çıkmıştı. Şâh-1 Nakşibend(k.s.) Hazretleri ile karşılaştı, selam verdi. Şâh Nakşibend(k.s.), talebenin elindeki Mushafı alarak açtılar; Kehf Sûresi'nin on sekizinci âyet-i kerîmesindeki şu kısım çıktı: Mealen, (Ashab-1 Kehfin) Köpekleri de iki kolunu kapı tarafına uzatmış bir haldedir... Bu kısmı okuduktan sonra tevazu göstererek "Ben de onun gibi olmak istiyorum." buyurdular. (Silsiletü'z Zeheb Silsile-i Sadat-1 Nakşibendiyye, Fazilet Nesriyat, Istanbul 2016, S. 167-168) Şâh-1 Nakşibend (k.s.) Hazretleri "onun gibi olmak istiyorum" derken neyi kast ettiler, kime karşı, kimleri korumak için böyle düşündüler ,detayları düşündürücü
Türkiye'nin son birkaç yüzyıllık tarihinde yalnız bir defa, millî mücadele devrinde muzaffer olabilen ahlâk ve fazilet, bunun dışında mütemadiyen yenilmiştir. Türk halkına istikamet vermekle, onu hep daha iyiye, daha güzele doğru götürmekle vazifeli müesseselerin ahlâk ve fazilet bakımından arz ettikleri manzara, görmesini bilip de bakanları ağlatacak kadar berbattır. | Galip Erdem, Ülkücünün Çilesi, Ötüken Neşriyat, 13. Basım: İstanbul-2020, s. 33.
Sayfa 33 - Ötüken Neşriyat, 13. Basım: İstanbul-2020Kitabı okuyor
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.