BERAÂT GECESİNDE İBADET
Şâbân-ı şerîfin on beşinci gecesi Berat Gecesi’dir. Bu gecede hiç olmazsa bir tesbih namazı kılınır. Berat Gecesi’nde kılınması tavsiye edilen “Hayır namazı” vardır. 100 rekâtlik bu namazı kılan kimse o sene ölürse şehitlik mertebesine nâil olur. Namaza şöyle niyet edilir: “Yâ Rabbi, niyet ettim senin rızâ-yı şerîfin için namaza. Beni aff-ı
Fazilet neşriyat
Yine denilmiştir ki: İnsan, hayâta bir lahzada kolaylıkla gelivermiş olmadığı gibi kolaylıkla geçip gidiverecek de değildir. O, ciğerlere işleyecek şiddetli bir meşakkat ile kuşatılmış olarak ve Allâh’ın inâyeti ile tavırdan tavra o meşakkatler içinden geçirtilerek yaratılmış, o sûretle insan olmuştur. Demek ki mihnet ve meşakkat içinden insanlık gâyesine ermek, insan yaratılışının bir lâzımı ve herşeyi yaratan Cenâb-ı Hakk’ın bir kanunudur. İnsan hadd-i zâtında âciz, halsiz ve kuvvetsiz iken Allâhü Teâlâ’nın büyük bir inâyet ve himâyesine mazhar olmuştur. O hâlde insanın, kâmil bir insan olmak için bunu bilerek mihnet ve meşakkate göğüs germesi ve o meşakkat içinde kendisini koruyup kuvvet veren Cenâb-ı Hakk’a şükrünü edâ etmek üzere vazîfeye koyulması ve öyle acınacak kullara da merhamet ederek halâs ve rızâ yoluna gitmesi lâzım gelir. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’an Dili Tefsîri, Fazilet Neşriyat)
Reklam
Peygamber Efendimiz'den (s.a.v) itibaren silsile kitapları hız kes mez. Arapça ve Osmanlıca kaynaklardan derç edilen bütün silsile leri Fazilet Neşriyat'tan çıkan Silsile-i Saadat kitabından okuduğu nuzda bu inanç silsilesinden haberdar olabilirsiniz, soyağacına bir de bu cihetten bakmanız hayatınıza daha da fayda sağlayacaktır.
Osmanlı Devleti Söğüt'te kurulduğu 1299 yıllarında 400 atlıya sahip bir uç beyliği iken, 1326'da Bursa'nın fethi sırasında Orhan Bey 38.000 süvariye kumanda ediyordu. Bu asker artışı, nereden geliyordu? Fethedilen topraklardan toplanamazdı. Zira bu yerin ahalisi Türk değildi. 400 çadırlık bir aşiret, 27 senede bu kadar çoğalamazdı. Selçuk Sultanlığı, asker yardımı yapacak halde değildi. O halde artış nereden geliyordu? Öyle anlaşılıyor ki, Bizans ucundaki bu beylik bütün Türk âleminin ülküsünü temsil ediyor, Türklük âleminin, fetret devrinde bile asla vazgeçmediği, İstanbul fethinin ve dünya hâkimiyetinin mümessili sayılıyordu. Millî şuur ve ülkü Horasan'dan İzmir'e kadar her yerdeki Türk'ü Ertuğrul sancağına çekiyor, şeyhler, müftüler, müderrisler eli kılıç kabzasına yakışan her yiğidi, gönlü fazilet aşkı ile dolu her mümini, kafası salim düşünceye açılmış her talebeyi Söğüt Beyliği'ne sevk ediyordu. Küçük beylik az zamanda Türk âleminin otağı haline geldi. | Dündar Taşer, Mesele, Ötüken Neşriyat, 2. Basım: İstanbul-2019, s. 31.
Sayfa 31 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım: İstanbul-2019Kitabı okuyor
Fenalıklara Değil İyiliklere Bak
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile alakalı Hz. Muâviye (r.a.) şöyle anlattı: Bir seferde Resûlüllah Efendimiz'in (s.a.v.) matarasını taşıyan Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) rahatsızlanmıştı. Ben hızlı davranarak hemen Resûlüllah'ın abdest aldığı matarayı aldım, hürmetle Resûlüllah Efendimiz'in eline su dökmeye başladım. baktı ve: Resûlüllah Aleyhisselâm bana bakınca heybetinden başımı eğdim. Sonra Resûlüllah (s.a.v.) bana tekrar baktı ve: "Ey Muâviye (r.a.), eğer Müslümanların işlerini görmek sana verilirse Allâh'tan kork ve adaletle hareket et." buyurdu. Bundan iyice anladım ki bu iş, benim başıma gelecektir. Abdest suyunu dökmeye devam ettim. Sonra Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) ikinci defa baktı ve: "İyi bil ki benden sonra ümmetimin işlerinin başına geçersin. O vakit geldiğinde sen onların iyiliklerine bak, suçlarına ve fena hallerine bakma." buyurdu. Bundan dolayı Hz. Muâviye (r.a.), insanlara hep yumuşaklık ve tatlılıkla davranırdı. (İslam Tarihinden Altın Sayfalar, Fazilet Neşriyat)
Türkiye'nin son birkaç yüzyıllık tarihinde yalnız bir defa, millî mücadele devrinde muzaffer olabilen ahlâk ve fazilet, bunun dışında mütemadiyen yenilmiştir. Türk halkına istikamet vermekle, onu hep daha iyiye, daha güzele doğru götürmekle vazifeli müesseselerin ahlâk ve fazilet bakımından arz ettikleri manzara, görmesini bilip de bakanları ağlatacak kadar berbattır. | Galip Erdem, Ülkücünün Çilesi, Ötüken Neşriyat, 13. Basım: İstanbul-2020, s. 33.
Sayfa 33 - Ötüken Neşriyat, 13. Basım: İstanbul-2020Kitabı okuyor
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.